İlluminati kart oyunlarında video oyunlarının büyük bir bölümünün bu şeytani oluşuma hizmet ettiğini söylemiştik. Bu şeytaniler, çizgi filmlerde bulunan subliminal mesajlar vasıtası ile çocuklarının beyinlerini yıkar ve köle olmaları için nifak tohumlarını ekerler. Ergenler ve yetişkinlerin büyük bir kısmını ise video oyunları ile meşgul edip sanal alemde yaşayan asalaklar haline getirirler. Yetişkinleri iş dünyası ve sorumluluklar yükleyerek ailesine yeterince zaman ayırmamasını sağlarlar. Yetişkinlerden büyük bir kısmı ebeveynlerdir. Ebeveynleri Televizyona bağlarlar ve büyük bir kısmı da bu görünmez zinciri fark etmezler ve çocuklara yüklenen subliminal mesajlardan habersiz yaşarlar. Zaten bu sistemde stres ile büyümüş ebeveynler ve yetişkinler genellikle hasta olurlar ve hastalıklardan kurtulmak için varlarını yoklarını ilaçlara yatırırlar. Ne tesadüf ki ilaç şirketlerinin neredeyse hepsi bu şeytani oluşumun birer parçasıdır. Sistem üzerinden kazandıkları paraları da son kuruşuna kadar geri öderler. Biraz karışık oldu özet geçmek gerekirse;
Çocukları geleceğe köle yapmak için çizgi filmlerdeki subliminal vasıtası ile bilinç altlarını zehirlerler.
Ergenlerin bir bölümünü video oyunları ve özellikle de medya ile sisteme dahil etmeye başlarlar.
Gençler ve yetişkinlerin bir kısmını video oyunları ile oyalayarak sistemi sorgulamalarını engellerler.
Yetişkinlerin büyük bölümünü sisteme öyle bir bağlarlar ki kendilerini sitemin bir parçası haline getirirler ve özellikle ebeveynleri TV ve çocuklarına daha iyi bir hayat yaşatmak için sisteme köle ederler. Tabi çocukları da daha büyük beklentilerin içine sokarlar ki hiçbir zaman doymasınlar ve ebeveynler de daha da sisteme bağlı kalsınlar.
Yaşlılar onlar için çocuklar ile aynı kolaylıktadır. Zaten sisteme bağlı çalışmış ise fiziksel olarak çökmüştür ve ilaç vb vaatler ile sistemden kazandığı parayı geri alırlar.
Subliminal mesajlar başlıklı yazımızda Walt Disney'in ne kadar büyük bir mason olduğundan bahsetmiştik.
Hala şüphesi olan varsa DeMolay'ı bir araştırsın bakalım ne ile karşılaşacak.
Kodlanan 666 rakamı |
Donald Duck'ın dizaynına dikkat |
Şimdi bu şeytanilerin oyunlar vasıtası ile bize subliminal mesajları yedirirler. Oyunları genelde çok sağlam olur.Oyunlarından bazılarına bir göz atalım isterseniz.
Crysis
1999 yılında Cevat Yerli önderliğinde 3 kardeş tarafından kurulan bir oyun geliştirme şirketinin son ürünüdür. Crysis serisinden önce Far cry oyunu ile PC oyun piyasasında büyük bir yankı uyandıran ve EA (electronic arts)'a dahil olan sonrasında ise EA tarafından crysis'e çok büyük bir yatırımda bulunulmuştur. Crysis'in Türkler tarafından geliştirilmiş olmasından dolayı gidip orjinal aldım ve gayet güzel bir oyundu. Oyunda dünya uzaylılar tarafından saldırıya uğruyor ve biz kurtarıyorduk. Oyunda öyle tek göz piramit falan aramadım çünkü oyunda düşmanın uzaylılar ve çok gerçekçi olduğundan bilinçaltına, dünyanın uzaylılar tarafından işgale uğramış olması subliminal mesaj olarak giriyor. İlla göz piramit falan arıyorsanız youtube gibi sitelerde bir çok video mevcut onlardan birisi de bu http://www.youtube.com/watch?v=y5hUwNzUFCI
Kimse kusura bakmasın abi, babamınoğlu da olsa insanların zihinlerini bulandıran bir iş yapmışsa söylerim ve çevresindekileri uyarırım.
Crysis 2'de dünyayı işgallerinden kurtarmaya çalıştığımız uzaylılar |
Call of Duty
Call of duty oyunu da illuminati'ye hizmet eden oyunlardan birisidir.ABD'nin düşmanlarına karşı savaşırız hep. Mesela, serinin ilk oyunlarında ruslar ile savaşırdık ama serinin son oyunlarında genelde araplar ile savaşıyoruz. Ruslar yine var ama genel olarak araplar düşmanımız. Bu sayede Arapların yaşadığı bir bölgede, ölüm haberleri geldiğinde pek ciddiye almayız çünkü bu oyun vasıtası ile düşman olarak kodlarız. Ancak bir batı ülkesinde 3 kişi ölse sanki bizim başımıza gelmiş gibi şaşırırız. Oyunda bir çok subliminal mevcut onlardan birisi http://www.youtube.com/watch?v=A7Bnj5WtsaM
Max Payne
Benim en çok keyif aldığım oyunlardan biriydi ancak o da hain çıktı.
Bunun gibi daha bir çok örnek verebiliriz ama hiç biri Assassin's Creed (Suikastçının İtikadı) oyununun yerini tutamaz. Oyunda resmen şeytaniler son 1000 yılda neler yaptıklarını bize aktarıyorlar.
Assassin's Creed'e girmeden önce Hasan Sabbah'tan bahsetmek gerek. Hiç şüphesiz, bir çoğumuz Hasan Sabbah'ı Ezel adlı dizide Ramiz Dayı karakterinden duyduk. Link : http://www.youtube.com/watch?v=oLHPkc3VRJ8
Ramiz Dayı iyi anlattı ancak yanlış anlattı. O sultan Selahaddin değil, Melikşah'tır. Önce Hasan Sabbah kim ona bakalım. Ramiz Dayı'nın "Adalet dağıtan" dediği kişi kimmiş.
Hasan Sabbah Kimdir?
Hasan Sabbah yaşadığı dönemde Türk ve İslam aleminin başına bela olmuş bir ruh hastasıdır. Çok zeki bir insan olduğunu söylemekte yarar var. Şimdi Hasan Sabbah'ın ailesi ve kardeş sayısını bir kenara bırakalım da misyonu ve izlerine göz atalım.
Hasan Sabbah dönemin en iyi hocaları vasıtası ile çok iyi yetiştirilmiştir. Hem dini hem de fenni açıdan dönemin en iyileri arasındadır. Aklında hep insanlara hükmetme vardır ve Büyük Selçuklu Devleti'nin veziri olan Nizamülmülk'ün himayesine girerek sarayda kendine yer bulur.
Hasan Sabbah dönemin en iyi hocaları vasıtası ile çok iyi yetiştirilmiştir. Hem dini hem de fenni açıdan dönemin en iyileri arasındadır. Aklında hep insanlara hükmetme vardır ve Büyük Selçuklu Devleti'nin veziri olan Nizamülmülk'ün himayesine girerek sarayda kendine yer bulur.
Ancak işler beklediği gibi gitmez. Tam olarak bilinmeyen bir sebepten dolayı saraydan kovuluyor ve intikam yemini ediyor. Sonrasında da kendi tarikatını kuruyor "Haşhaşiler". Bazı kaynaklarda "Kartal Yuvası" Alamut Kalesini ya kendisi kuruyor yada yıkık, dökük iken alıp süper bir kale inşa ediyor. Kartal sözünü bir kenara yazın! Yazının son kısmında size neden böyle olduğunu açıklayacağım. İnşa ettiği kale fethedilmesi en zor kalelerden birisi olarak gösteriliyor. Bazı kaynaklara göre, 60 Kişi ile 2000 kişiye karşı rahatlıkla savunma yapılabileceği belirtiliyor.
Bu kurduğu tarikatta müritlerini ölüme yollayarak çevresine çok büyük bir korku salıyordu. Yaptırdığı suikastler pek alışıla gelmiş suikastlerden değildi. Günümüz suikastlerinde, suikastçiler hedefi vurur ve geri döner ama Hasan Sabbah'ın gönderdiği suikastçiler öldürmeye değil, ölmeye gidiyorlardı. Ezel adlı dizide buna vurgu yapılıyordu. Tabi diziyi sığır gibi izlersen fark edemezsin. Ramiz Dayı bu dizide Hasan Sabbah'ı canlandırıyor. link burada http://www.youtube.com/watch?v=LsCWK4XxDJg 2:39'dan sonrasında kendi ağzıyla söylüyor Ramiz Dayı.
Peki nasıl oluyor da müritleri hiç düşünmeden hocaları için canlarını veriyorlardı. İşin aslı kurduğu mezhebin adında gizliydi "Haşhaş". İnsanlara yalan bir cennet oluşturmuştu. Önce kalenin bahçesini güzelleştirmiş sonrasında ise şehrin en güzel kadınlarını satın alarak kalenin arka tarafındaki hareme gizlemiştir. Daha sonra ise müritlerine haşhaş çektirmiş ve "Evladım sen kısacık bir ölüm yaşıyorsun ve benim cennetimdesin. Benim için tamamen ölürsen ebedi olarak cennetimde kalabilirsin." diyerek onlara yalan bir cennet vaat etmiştir. Bu şeytani fikir ise Ömer Hayyam ile sohbet ederken Ömer Hayyam'ın "Bu insanlar cennet için yaşıyorlar, ancak onlara bir cennet verebilirsen onları yönetirsin" demesiyle bu taktiği uygulamaya koymuştur.
Böylesine büyük bir vaatten sonra müritleri cennet düşüncesiyle, gözlerini kapayarak ölüme gitmişlerdir. Saraydan kovulunca intikam yemini eden Hasan Sabbah, ilk eylemini Nizamülmülk'e yapar. Suikasti yapan ise Assassin's Creed oyunundaki Altair karakteri ile tanıdığımız İbn-i Tahir'dir. Oyunda dikkatlice dinlediyseniz altair demezler el-tair derler. Yani El-Tahir. İbn-i Tahir, Hasan Sabbah'ın sağ koludur. En zor görevlere hep İbn-i Tahir'i göndermiştir ve ölmemesini emretmiştir. Çünkü O'nu en büyük göreve saklıyordur. Dönemin en büyük güçlerinden biri olan Büyük Selçuklu Devleti'nin lideri olan Melikşah'a. Melikşah'ı öldürenin bir zenci suikastçi olduğu da söylenir ama sanmam çünkü Melikşah'ın öldürülmesi Nizamülmülk'ün öldürülmesinden daha önemlidir.
Büyük Selçuklu'ya karşı böylesine kin beslemesinin sebebi olarak Saray'dan kovulması söylenir ve bu konuda bir iddia da vardır. İddia şöyledir, Nizamülmülk bir istihbarat örgütü kurmak istemektedir. Yakın arkadaşı olan Ömer Hayyam'a bu örgütün başına geçmesini teklif eder ancak Ömer Hayyam kabul etmez ve yerine Hasan Sabbah'ı önerir. Hasan Sabbah ile uzun bir aradan sonra tekrar görüşen Nizamülmülk, O'nun bilgisi ve dehası karşısında hayrete düşer ve istihbarat örgütünün başına getirir. Hasan Sabbah'ı da Sultan Melikşah ile tanıştırır ancak bu tanıştırmadan sonra işler beklediği gibi gitmez çünkü Hasan Sabbah ile Melikşah'ın ilişkileri çok yakın bir hal almıştır ve kendini başvezirlik konumundan alıp yerine Hasan Sabbah'ı geçireceğini düşünür, korkar.
Dönemin belki de en büyük hatasını yapar. Hasan Sabbah'ın onurunu kırarak, O'nu görevinden alır ve saraydan kovar. Bu karar Büyük Selçuklu Devletinin yıkılmasına sebep olacaktır. Hasan Sabbah bir dağa çekilir ve herkesten intikam alacağına dair yemin eder. Tabi Melikşah'ı da unutmamak gerek. Nizamülmülk hem kendisinin hem de babası Alparslan'ın yakın dostudur. Ancak "Devleti sen mi yönetiyorsun, Nizamülmülk mü?" söylentileri canını acayip sıkar çünkü otoritesi Nizamülmülk tarafından yok sayılmıştır. Nizamülmülk'ü görevden alır, basit bir vezir yapar.
Söylentiler yine durmaz. Bu sefer Hasan Sabbah'a aracı göndererek Nizamülmülk'ü öldürtmesini ister. Hasan Sabbah da kabul eder. Ancak bu sefer de Nizamülmülk'ün yerine adam bulamaz ve büyük bir sorun ortaya çıkar. Melikşah'ın eşi Hanım Sultan, bu kargaşada ülke yönetiminin oğluna geçmesini istemektedir. Gider Hasan Sabbah ile anlaşır. Tabi Hasan Sabbah eline geçen bu fırsatı kaçırmaz. İbn-i Tahir'i Hanım Sultan vasıtası ile vezirlik seçmeleri için çadıra sokulmasını sağlar ve Melikşah'ı öldürtür. Ülke yönetimi Sultan Sencer'e kalmıştır. Bu tecrübesiz çocuk, Babasının intikamını almayı kafasına koyar. Bunu duyan Hasan Sabbah bu sefer İbn-i Tahir'e sadece bir uyarı bırakmasını ister. Çünkü annesi sayesinde intikamını almış vefa borcunu ödemek için bunu yapmasını emretmiştir. Sultan Sencer bir sabah uyandığında bir not ve yastığının üzerine saplanmış hançeri görür, yatağında fırlar. Notta;
"İster bizimle ilgili planlarını gerçekleştir, ister bizi rahat bırak, yatak odana kendi evimmiş gibi girebiliyorsam arkanı sağlam tut. İbn-i(Ebu) Tahir"
Bu notu gören Sultan Sencer de aklını başına alıp tüm hazırlıkları iptal ettirmiştir. Melikşah'ın diğer oğlu Berkyaruk abisi Sultan Sencer gibi pek akıllı birisi değildi ya aptaldı ya da çok cesur çünkü O da Hasan Sabbah'ı öldürmeyi planlıyordu. Neyse ki şanslı çıkmış yaralı kurtulmuştu suikastten. Velhasıl Nizaülmülk'ün bir hatası yüzünden dünyanın en büyük devletleri arasında gösterilen Büyük Selçuklu Devleti yıkılmıştı.
Hasan Sabbah'ın suikaste gönderdiği müritleri en az yaklaşık 1-2 ay hedefini izler, en iyi mekanı tespit eder ve özellikle de en kalabalık olabilecek yeri seçerdi. Çünkü suikasti uzaktan değil, gider en yakın mesafeden zehirli bir hançerler yapar ve asla kaçmaz, intihar etmezdi. Askerlerin kendisini öldürmesini tercih ederdi. Bu sayede bunu duyan liderler Hasan Sabbah ve ölüm timine bir saldırı düzenleyecekse 1 kez değil 1000 kez düşünürdü. Üstelik bunu gören halk haraçlarını zamanlarında eksiksiz öderlerdi.
Hasan Sabbah rivayetlere göre 1124 yılında geberiyor ancak ölüm timi moğol istilasına kadar insanların canını yakmaya devam ediyor. Moğolların da bileğinin hakkıyla o kaleyi aldıklarını sanmayın. Zaten timin büyük bir bölümü Avrupa'ya geçiyor. Kale çömezlere kalıyor ancak Moğollar yine alamıyor ve kaleyi patlatıyorlar.
Hasan Sabbah'ın İbn-i Tahir'e (Altair) yaptığı açıklamayı size aktarmak istiyorum. Açıklama bize bir çok gerçeği gösteriyor ama önemli olanların altını çiziyorum.
"Öyleyse dinle. Bu senin son şansın. Ben taraftarlarıma daima Arap asıllı olduğumu anlattım. Rakiplerim ise aksini ispat etmeye çalıştılar. Haklı olan onlardı. Fakat neden böyle davrandım? Çünkü siz Persler kendi ırkınıza gereken önemi vermiyorsunuz. Peygamberin doğduğu ülkeden herhangi biri, sefil dilenci bile olsa, sizin gözünüze dünyanın en kıymetli adamı oluveriyor. Oysa sizler Rüstem'in ve Sührab'ın, Minuçehr'in ve Feridun'un torunlarısınız. Husrev'in, Ferhad'in, eski büyük Pers krallarının, Pers İmparatorluğunun varislerisiniz. Fidevsi'nin, Ansari'nin ve daha nice sarışın sizin dilinizi konuştuğunu unuttunuz. Kendinizi Arapların dinine ve kültürüne tabi kıldınız! Şimdi de, bozkırlardan gelen at hırsızlarının, Türklerin önünde, karın üstü yerlerde sürünüyorsunuz! Selçuklu köpeklerinin yarım asırdan beri size hükmetmelerine müsaade ediyorsunuz! Oysa siz Zerdüşt'ün torunlarısınız. Gençliğimde iki arkadaşım ile kutsal bir yemin ettim: Bunlardan birisi öldürdüğüm baş vezir idi (Nizalmülmülk), öteki de Şair Ömer Hayyam.
Bu taht hırsızlarını alt etmeye yemin etmiştik. Planlarımızı gerçekleştirmek için toplumun en üst seviyelerine ulaşmaya çalışacak ve bu çabalarımız sırasında birbirimizi tüm gücümüzle destekleyecektik. Ben araç olarak Ali taraftarlarını kullanmaya karar vermiştim. Çünkü bunlar Bağdat halifesine dolayısı ile de Türklere karşı idiler. Vezir ise Selçukluların hizmetine girmeyi yeğlemişti. Önceleri onun seçtiği yolun emellerimizi gerçekleştirmek için gereğinden uzun olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle onunla konuşmak istedim ama hala bu çocukça düşüncelere inandığımı işitince çok şaşırdı. Her ne kadar saraya girmeme yardım ettiyse de kısa süre sonra benim eski kararlarımıza bağlı kaldığımı kabul etmek zorunda kaldı. Nüfuzumuzun giderek arttığının farkına varınca, beni yok etmek için elinden geleni yapmaya başladı ve bir süre sonra sürgüne gitmeye mecbur kaldım. Başıma tam on bin altın ödül koymuştu! Gençlik rüyamız böylecene sona erdi. Baş vezir, çanağının yanında oturuyor ve yabancılara şirin gözükmek için her türlü soytarılığı yapıyordu. Ömer Hayyam ise şarap içiyor, kadınları seviyor, kaybettiği özgürlüğüne yanıyor ve dünyadaki her şey ile alay ediyordu. Fakat ben dayandım. Gerek bu tecrübe gerekse de sayısız başkaları gözlerimi açmışlardı. Halkın kayıtsız tembel olduğunun farkına vardım; onlar için kendimi harcamaya değmezdi. Boş yere onları uyandırmaya ve aydınlatmaya çalışmıştım. İnsanların büyük kısmının hakikatinin ne olduğuna ilgi duyduüuna inanıyor musun yoksa? Umurlarında bile değil! Tek istedikleri rahatlarının bozulmaması ve hayal güçlerini canlı tutmak için masallar. Ve ya kimin haklı kimin haksız olduğunun onlar için bir anlam ifade etmediğini mi düşünüyorsun? Asla! Yeter ki onların zavallı isteklerinin bir kısmını tatmin et. Artık kendimi boş hayallere kaptırmak istemiyordum.
Madem ki insanlık bu şekilde, artık bende ulvi amaçlarıma ulaşmak için onu kullanacaktım. İnsanların aptallıklarının ve saflıklarının kapısını çalmıştım. Onların her türlü bencil isteklerinden ve zevklerinden kendi çıkarlarıma yararlanmaya başladım. Tüm kapılar önüme açılmaya başlamıştı! Bir süre sonra senin de saflarına katılmak istediğin bir peygamber olmuştum! Artık ben kitlere gitmiyorum, onlar benim ayaklarıma geliyorlar. Artık tüm gemileri yaktım. Şimdi ileri gitme vakti. Selçukluları yıkana kadar da hiç durmadan ilerlemeye devam edeceğim.
Fakat beni anlamakta zorluk çektiğine eminim öyle değil mi?
Sakin bana fedailerin sözde cesaretlerinden bahsetmeye kalkma! Yaşamımın 60 yılı boyunca devamlı kelle koltukta gezdim. Ölümüm Pers tahtının yabancı despotlardan kurtulacağını bilseydim, emin ol gözümü kırpmadan bile seve seve bir cennete giderdim. Fakat burada da kendimi kullandırmak niyetinde değilim. Onlardan birisi tahttan düşürülse bile, yerine hemen başkasının çıkacağından eminim. O zamanlar ölümün hiç kimseye kalıcı bir faydası olmazdı. Başka türlü davranmalıydım. Kendilerini kurban etmeye hazır gönüllüler yaratmalı ve onların bağlılıklarının meyvelerini toplamalıydım. Benim için yüksek mevkilerdeki insanları vuracak ellerim olmalıydı. Fakat hiç bir gönüllü bulamadım. Kimse kendisini ulvi amaçlar doğrultusunda feda etmeye niyetli değildi. Bunun üzerine başka bir yöntem denemeye karar verdim. Bu yöntemi zaten biliyorsun: kayalıkların öbür tarafında Deylem krallarının bahçelerini, en ince detaylarına kadar işleyerek, suni cennetler yarattım. İnsan yaşamında hayaller nerede başlar? Gerçekler nerede sona erer? Buna cevap vermek çok güç. Bunları anlamak için henüz çok gençsin. Keşke benim yaşlarımda olsaydın! O zaman herkesin kendisine ait bir cenneti olduğunu bilirdin. Ve bu cennetlerin şahsi arzuları birer hayali olduklarını kavrardın. Aldığı haz onun için gerçektir, başka bir şeye ihtiyacı yoktu. Eğer numaramı anlamış olsaydın, son derece mutlu ölecektin.. Aynı Süleyman ve Yusuf gibi...."
Fedailerin Kalesi ALAMUT: Vladamir Bartol (s. 453;454;455)
Hasan Sabbah ve ekibini PKK ile eşit görmek çok büyük bir hata olur çünkü bu adamlar direk lideri öldürerek ülkeyi kaosa sürüklerler. PKK yalnızca çatışmaya girebilir. Haşhaşilerin, masonlar ile çok büyük bir benzerliği vardır. Fatimilik, Karmatilik ve Haşhaşiler de tarikata girerken gözünde bağ, boynunda ip ve göğsünde kılıç ile yemin edilirdi. Eğer yeminden dönülürse başına neler geleceğini hatırlardı. Aşağıdaki görüntüde ise mason locasında yapılan tekris töreni. Belki de masonlar bu uygulamayı Haşhaşiler'den öğrenmişlerdir. Kim bilir?
Link : http://www.dailymotion.com/video/xii8do_masonlugun-felsefesi-tekris-toreni_tech
Tabi bu görüntü diğer bloglarda da mevcut ben size kayıtlı olduğu locanın bilgisini de vereyim de farkımız olsun
Evet masonların kurduğu bu şirketin de belli işaretleri kullanarak "kardeşlerine", ben de sizdenim deyip göze çarpması lazım. Çünkü bu adamlar işaretler ve semboller üzerinden "kardeş" olduklarını belli ederler. İsterseniz Apple firmasının ilk amblemine bir göz atalım.
İlk logo manidar. Çünkü elma Hz. Adem'in işlediği ilk günahın simgesidir. Newton'un kafasına düşen ve aklına yer çekim gibi bir şeyi getiren şeyin elma olduğunu hiç sanmıyorum çünkü Newton bir kabalacı ve üst düzey bir masondu. Tıpkı Leonardo da Vinci gibi.
Logo ile ilk sinyali çakıyor "kardeşlerine". Yetmez emin olmaları gerekir. Bu yüzden de ilk ürünlerinin fiyatını da manidar bir şekilde belirliyorlar.
Ürünün fiyatı ile mesaj gerekli yerlere ulaştırılıyor. Şimdi gelelim elma mevzusuna. Hz. Adem'in elma yediğine dair kesin bir bilgi yoktur. Yalnızca bir meyvenin yasaklandığı belirtiliyor Kur'an-ı Kerim'de.
"Doğrusu bundan önce Âdem'e (bu ağaçtan yeme diye) emrettik, fakat unuttu ve biz onda bir azim (bir kararlılık) bulmadık."
(Taha, 20/115)
İşin aslı şöyle. Oktan Keleş Hocam'dan duyduğumu bizzat anlatıyorum;
"İblis, cennette yılanı kandırarak, ağacı sımsıkı sarmasını söyler. Çünkü eğer Hz.Adem ağaca yaklaşırsa, ağaç Hz.Adem'i yasaklı olduğuna dair uyarırdı. Ancak yılan sımsıkı sardığı için ağaç konuşamaz ve Hz. Adem ağaca dokunur ve meyveyi yer. Sonrasında ise insanoğlunun tüm zaafları ortaya çıkar ve şeytan insanın şehvet damarını fark eder. Der ki "Eğer insanoğlunun şehvet ile ilgili böyle bir zaafı olduğunu bilseydim bu kadar yalan dolan ile uğraşmaz, şehvet damarından kandırırdım". İşte bundan dolayıdır ki şeytaniler için yılanın önemi bir başkadır. Sağlık Örgütü'nün amblemi de ağacı dolamış yılandır."
Figürde de görüldüğü üzere elma falan yok. Bir cennet meyvesine dokuyor ve püffff. Sürgün hayatı olan dünyaya gönderiliyor. Şeytan'ın insanoğluna karşı ilk zaferi!! Bunu da elma ile kodluyorlar. Belki de gerçekten de elmadır, bilemiyoruz. Şeytan ile insan arasındaki savaşı anlamak için Düşmanımızı Tanıyalım- İlluminatiye Giriş yazısını okumanızı öneririm.
Rengarenk bir elma ile karşılaşıyoruz. Artık "kardeşler" eşşek değilse mesajın yerine ulaşması tamamlanmıştır. Ama bu elma kırmızı değil, Rengarenk. Acaba neden?
Peki neden böyledir sorusu kafamı baya bir kurcalıyordu. Sonra kabala ile uğraşan bir tanıdığım bana, "Lücifer'e ulaşmak için 7 katmanı geçmen gerekmektedir. Her katmanda farklı bir renk bulunur ve sonunda "aydınlığa", lücifer'e ulaşırsın" demişti. Şimdi puzzle'ın parçaları yerine oturuyor mu?
Newton da kabala ve simya ile uğraştığından bu ilmi kullanarak, ışığı manipüle eden prizmanın optik kullanımını keşfetti. Apple bu bilgi ambleminde kullandı. 2. ambleminde ise şeytanın ilk zaferi(!) olan ilk günah ile kodlanmış, ısırılmış elma ve bu renk cümbüşü vardı. Bir de gökkuşağı'nın bittiği yer var oraya girersek çıkamayız.
Isırılmış elma çocukluğumuzda çoğumuzun severek dinlediği Pamuk Prenses ve 7 Cüceler masalında da geçiyordu. Prenses elmayı yedikten bayılıyordu. Sadece masallarda değil, dizilerde de ısırılmış kırmızı elmaya vurgu yapılır. Onlardan birisi de 'Desperate Housewives' adlı kızlarımıza feministliği aşılayan şeytani dizidir. Dizinin Türk versiyonu da vardır. Bunun sebebi, Orta Doğu'da amerikan dizilerine önyargılı yaklaşılıp, Türk dizilerini hemen benimsemeleridir. Neyse 'Desperate Housewives' adlı dizinin yüzlerine bir bakalım.
Şimdi gelelim Assassin's Creed'e. Oyunda tapınakçıların uzantısı olan Abstergo adında bir şirket eskiden ellerinde olan Apple of Eden'in nerede olduğunu arıyorlardır. Apple of Eden'in Türkçe meali ise "Cennet Elması". Bunun için ise Animus adında bir makine geliştiriyorlar. Makinenin sistemi basittir. Makineye bağlanan insanların DNA'larını inceleyerek atalarının neler yaşadıklarını izlemektir. Günümüz tapınakçıları Desmond Miles adında birini bulup Animus adındaki makineye bağlar ve oyun başlar.
Karşılaştığımız kişi ise tanıdık birisidir. Hasan Sabbah'ın sağ kolu olan Altair (İbn-i Tahir). 1190 yılına gidiyoruz ve başımızda Al-Muallim adında birisi bulunuyor. Muhtemelen Hasan Sabbah değildir. Belki de O'dur. Neyse Al-Muallim biz ve yanımıza 3 kişi vererek Apple of Eden'i çalmamızı emreder. Görevi başarı ile yaparız. Al-Muallim ise ruh hastasının tekidir. Tıpkı Hasan Sabbah gibi. Bunu fark eden Altair Al-Muallimi öldürerek, Apple of Eden'i alıyor ve bir tür harita gibi bir şey çıkıyor elmadan fakat daha çok holograma benziyor. Sonra Lucy adında bir kız bizi tapınakçılardan kurtarıyor.
Assassin's Creed adlı oyunun Haşhaşiler ile olan bağına gelecek olursak. Arka odaya gittiğinizde güzel kadınlardan oluşan bir harem olduğu göze çarpıyor. Ve liderimiz de oyunun sonunda büyü yapıyor.
Bize anlatılan en önemli olay: Apple of Eden (Cennet Elması) yani Kabala'yı Tapınakçılardan çalıyoruz. Tapınakçılar diye oyunda geçen askerler aslında Hospitaler'dir.
Assassin's Creed II'de ise Lucy geliyor bizi tapınakçıların elinden kurtarıyor ve Apple of Eden'i tapınakçılardan önce bulmak için Animus uzanıyoruz ve 1480 yılında İtalya'da bir bebek olarak Ezio'nun bedeninde yer alıyoruz. Ezio her şeyden habersiz tek derdi sevdiği kız olan bir delikanlıdır. Ezio'nun babası ve 2 erkek kardeşi Borgia tarafından idam ediliyorlar. Ezio'da babasının bir suikastçi olduğunu öğreniyor ve izinden gitmeye yemin ediyor. Altair de gerçekte İbn-i Tahir'in yaptığı gibi Apple of Eden'i Kıbrıs'a götürmüştür. Gerçekte Kıbrıs'a geçtiği bilinmektedir İbn-i Tahir'in yani oyunun Haşhaşileri bize aktardığına diğer bir delil de bu olay oluyor. Tapınakçıların da Kıbrıs'a hareket ettiğini öğrenen Ezio planını kuruyor ve Tapınakçılara düzenlediği suikast ile Apple of Eden'i ele geçiriyor ve Borgia'yı öldürmek için Vatikan'a geçiyor. Vatikan'da Borgia'ya suikast düzenlerken Borgia asasının gücünü kullanarak herkesi bayıltıyor ancak Apple of Eden sayesinde Ezio'ya bir şey olmuyor. Ezio, Borgia'yı öldürmekten vazgeçerek asa ile elmayı birleştiriyor ve ortalık kararıyor. Bir tünele geçen Ezio orada Minerva adında bir şeyle karşılaşıyor. Büyük ihtimal bir ifrittir. Adem ile Havva'nın elmayı kendilerinden çaldığı gibi abudik kubudik şeyler söylüyor. Yani İnsanoğlunun dünya hakimiyetini ellerinden aldığını belirtiyor. Kabala vasıtasıyla Cinler ve Şeytanlar ile iletişime geçmeyi sağlayan Kabala'nın Apple of Eden olduğunun bir delili de bu olaydır.
Özet geçmek gerekirse: Ezio'nun görevi Apple of Eden'i tapınakçılar bulmadan ele geçirmek. Tapınak şövalyeleri Fransa kralı tarafından ölüm emirleri çıkınca, onların yerine Hospitaler geçiyor. Bu konuya Masonluk tarihi kısmında değineceğim .
İşte Minerva'nın bahsettiği o olay http://www.youtube.com/watch?v=oE1tHtnFJmw&feature=related
Assassin's Creed Brotherhood'da Ezio amcasının yanına gelir. Ama tapınakçılar Ezio ve Apple of Eden'in peşini bırakmaz. Ezio ne yapmışsa da amcasının ölümüne ve Apple of Eden'in Borgia'nın eline geçmesine mani olamamıştır. Ezio intikam yemini eder. Oyunda Leonardo da Vinci ve Niccolo Machiavelli gibi karakterlerde mevcuttur.
Amcasının ölümü oyuna biraz anlam katması için eklenmiştir. Asıl hedef Papalık makamıdır. Yani serinin bu parçasında rönesans dönemimdeki kiliselere karşı ayaklanmalar anlatılıyor.
Zaten fragmanında her şey ortada http://www.youtube.com/watch?v=zzNs4-kRLaE&feature=relmfu
Assassin's Creed Revelations ise genel ağırlık olarak İstanbul'da geçmekte. Oyundaki görevimiz, Şahzade Süleyman'ı yani Kanuni Sultan Süleyman'ı korumak. Çünkü tahtın 3 varisi vardır. Bunlardan biri Şahzade Süleyman diğeri Şahzade Ahmet sonuncusuda I.Selim'dir. Oyunun İstanbul'da olan kısmının başında Şahzade Süleyman ile tanışıp aynı gemide İstanbul'a gelmekteyiz.
Şahzade Süleyman'ı korumamızda ki birinci etken tahtın diğer varisi olan Şahzade Ahmet'in tapınakçılar ile birlik olup Rönesans döneminde onları desteklemesini engellemek. Çünkü Tapınakçılar eğer Osmanlı'nın da desteğini arkalarına alırlarsa isyanları bastırabilirlerdi. Nitekim Kanuni Sultan Süleyman da protestanlığı desteklemiştir. Sebebi ise Avrupa'dan Papa'nın emriyle yeni bir kuvvetin gelmesini engellemektir. Ve başarılı oldu da. Martin Luther'e el altından yaptığı yardımlar bugün bir çok tarihçi tarafından da söylenmektedir. Martin Luther protestanlığın babası olarak kabul edilir. Osmanlı'yı en güzel anlatan oyun diyebilirm Assassin's Creed Revelations için. Günümüzde tapınakçılar olarak bilinen hospitaller Kanuni'yi hiç sevmezler ve Kanuni'yi karı kız düşkünü bir adam gibi gösteren dizinin de finansmanı onlardır diye düşünüyorum.
Oyunda bize anlatılmak istenen Rönesans'a karşı oluşabilecek bir tehdit olarak görünen Şahzade Ahmet'in Sultan olmasını engellemek ve en kısa sürede Şahzade Süleyman'ı tahta oturtarak, rönesansa büyük bir destek bulmak. Nitekim de öyle oldu ve Yavuz Sultan Selim'den sonra tahtın tek varisi olan Şahzade Süleyman Padişah olarak rönesansı destekliyordu.
Oyunun son kısmında gerçekte olduğu gibi Şahzade Ahmet, Yavuz Sultan Selim tarafından ihanetinin bedeli olarak öldürülüyor.
Hatırlarsanız, kartal Yuvası demiştim Alamut kalesi için. Oyunda da her bir suikastçinin birer kartalı bulunmakta. Yani yuvadan görev icabı ayrılan kartalız.
Öncelikle İlluminati'yi, Masonluk'u ve Kabala'yı birbirinden ayırmak gerekir. İlluminati masonların kontrolünde olan şebekelerden yalnızca birisidir. İceberg'in görünen yüzü diyebiliriz. Sahnede bize İlluminati gösterilir ancak perde arkasında daha büyükler çok ciddi planlar yapar.
Masonluğun oluşumu tarihçilerin söylediği gibi Almanya'dan başlamıyor. Almanya'da yalnızca İlluminati kuruluyor. Masonluğu nereden araştırırsanız araştırın kesinlikle Antik Mısır'a rastlarsınız. En yaygın kullanılan tek göz ve piramidin ilk olarak Antik Mısır'da oluştuğunu görürsünüz.
Hz.Yusuf israiloğullarındandır. Kardeşleri O'na ihanet eder ve kuyuya atarlar sonrasında Hz.Yusuf kuyudan köle tacirleri tarafından çıkarılır ve Mısır'da satılır. Orada makam ve ün sahibi olunca da kardeşlerini Mısır'a çağırır. İşte bu olay belki de tarihin en büyük kırılma anıdır. Orada günümüzde dünyayı yöneten İsrailoğulları büyü ile tanışırlar.
Kardeşlerini affeden Hz. Yusuf onlara Nil nehrinin yanındaki en verimli tarlaları verir. Hz.Yusuf'tan sonra İsrailoğullarının lideri Yahuda olur ( Yahuda, Hz.Yusuf'u kuyuya atılması fikrini ortaya atan ve uygulatandır). İşte ilk sapma burada başlar.
Yoldan çıkan İsrailoğulları firavunların zulmüne maruz kalır ve Allah onlara Hz.Musa'yı gönderir. Hz.Musa ise onları tekrar ana vatanları olan günümüzdeki Filistin toprakları üzerindeki alana götürür. Tabi Hz.Musa yanında Ahit Sandığını da götürmektedir. Burada çok önemli bir olay olur, İsrailoğulları büyüye bulaşmışlardır. Nil'i kan nehri haline getiren, gökten kurbağa yağdıran, Asasını ejderha'ya yada yılan'a çeviren ve daha da önemlisi Nil'i ortadan ikiye ayırmak gibi mucizeleri gerçekleştiren Hz.Musa israiloğullarını dağa götürüyor ve onlara kalacak güzel yer için ayrılıyor ve dönüyor ki ne görsün, bu kadar büyük mucizeleri gören kavim "İneğe Tapıyor!!" Hz.Harun'u kendi istediklerini söylemiyor diye öldüren bu kavime Hz.İsa, "Peygamber katilinin çocukları" diye hitap etmiştir. Peki nedir bu lanet şey? Allah'ın gönderdiği hiç bir peygamberin onları bir türlü kurtaramadığı bela, Kabala!
Cinler ve Şeytani güçler ile iletişimi sağlayan bir ilim olan Kabala'yı Mısır kahinlerinden öğrenmişlerdi. Halbuki o güvendikleri kahinler Hz.Yusuf'un rüya tabiri ilmi Hz.Musa'nın mucizeleri karşısında süt dökmüş kediye dönmüşlerdi ama yok yine anlayamadılar. İşte israiloğulları bu kadar ahmaktırlar.
Kabala ile İsrailoğullarının neye bulaştığını hiç şüphesiz Allah Kur'an-ı Kerim'de bize bildirmiştir.
"Bu Cehenneme gidenler bana tapmıyorlardı, ama bir varlığa tapıyorlardı ve o ben değildim.. Melekler der ki; Sen en yücesin ve en sübhansın. Onlar cinlere ve şeytanlara tapıyorlardı. Şeytanın müminleri olmuşlardı."
(Sebe Suresi 40-41)
Şimdi bu adamlar metafiziğe inanıyorlar. Eğer sen Şeytan'a inanıyorsan Allah'a da inanmak zorundasın. Durum böyle olunca yeni bir şey uydurmak gerekir. Yoksa sistem de bozukluk olur. Uydurdukları şeyin adı reenkarnasyondur. Antik Mısır filmlerini izleyin orada ölüler ile birlikte siyah böcekleri de tabuta koyarlar. İşte o siyah böceklerin adı skarap böceğidir. Reenkarnasyonun da sembolüdür o böcek. Neresinden araştırırsanız araştırın hep Antik Mısır'a geliyoruz.
Bu İsrailoğulları cinler vasıtası ile bilgi çalıyorlardı. İlginç bir şey daha söyleyeceğim, çok tuhaftır bir insan evladı çıkıp da peygamber efendimiz doğduğu zaman bu israiloğularının Arap yarımadasında ne işi olduğunu sormaz. Çünkü İsrailoğulları ile Araplar amcaoğullarıdır. Birbirlerini hiç sevmezler. İsrailoğulları Hz.İshak'ın soyundan, Araplar ise Hz.İsmail'in soyundan gelirler ve Hz.İshak ile Hz.İsmail Hz.İbrahim'in çocuklarıdırlar. Demek ki israiloğulları Peygamber efendimizin araplar arasından çıkacağını biliyorlardı. Peki firavun ölüm sebebi olacak çocuğun hangi ay doğacağını nereden biliyordu?
Böylesine büyük bir vaatten sonra müritleri cennet düşüncesiyle, gözlerini kapayarak ölüme gitmişlerdir. Saraydan kovulunca intikam yemini eden Hasan Sabbah, ilk eylemini Nizamülmülk'e yapar. Suikasti yapan ise Assassin's Creed oyunundaki Altair karakteri ile tanıdığımız İbn-i Tahir'dir. Oyunda dikkatlice dinlediyseniz altair demezler el-tair derler. Yani El-Tahir. İbn-i Tahir, Hasan Sabbah'ın sağ koludur. En zor görevlere hep İbn-i Tahir'i göndermiştir ve ölmemesini emretmiştir. Çünkü O'nu en büyük göreve saklıyordur. Dönemin en büyük güçlerinden biri olan Büyük Selçuklu Devleti'nin lideri olan Melikşah'a. Melikşah'ı öldürenin bir zenci suikastçi olduğu da söylenir ama sanmam çünkü Melikşah'ın öldürülmesi Nizamülmülk'ün öldürülmesinden daha önemlidir.
Büyük Selçuklu'ya karşı böylesine kin beslemesinin sebebi olarak Saray'dan kovulması söylenir ve bu konuda bir iddia da vardır. İddia şöyledir, Nizamülmülk bir istihbarat örgütü kurmak istemektedir. Yakın arkadaşı olan Ömer Hayyam'a bu örgütün başına geçmesini teklif eder ancak Ömer Hayyam kabul etmez ve yerine Hasan Sabbah'ı önerir. Hasan Sabbah ile uzun bir aradan sonra tekrar görüşen Nizamülmülk, O'nun bilgisi ve dehası karşısında hayrete düşer ve istihbarat örgütünün başına getirir. Hasan Sabbah'ı da Sultan Melikşah ile tanıştırır ancak bu tanıştırmadan sonra işler beklediği gibi gitmez çünkü Hasan Sabbah ile Melikşah'ın ilişkileri çok yakın bir hal almıştır ve kendini başvezirlik konumundan alıp yerine Hasan Sabbah'ı geçireceğini düşünür, korkar.
Söylentiler yine durmaz. Bu sefer Hasan Sabbah'a aracı göndererek Nizamülmülk'ü öldürtmesini ister. Hasan Sabbah da kabul eder. Ancak bu sefer de Nizamülmülk'ün yerine adam bulamaz ve büyük bir sorun ortaya çıkar. Melikşah'ın eşi Hanım Sultan, bu kargaşada ülke yönetiminin oğluna geçmesini istemektedir. Gider Hasan Sabbah ile anlaşır. Tabi Hasan Sabbah eline geçen bu fırsatı kaçırmaz. İbn-i Tahir'i Hanım Sultan vasıtası ile vezirlik seçmeleri için çadıra sokulmasını sağlar ve Melikşah'ı öldürtür. Ülke yönetimi Sultan Sencer'e kalmıştır. Bu tecrübesiz çocuk, Babasının intikamını almayı kafasına koyar. Bunu duyan Hasan Sabbah bu sefer İbn-i Tahir'e sadece bir uyarı bırakmasını ister. Çünkü annesi sayesinde intikamını almış vefa borcunu ödemek için bunu yapmasını emretmiştir. Sultan Sencer bir sabah uyandığında bir not ve yastığının üzerine saplanmış hançeri görür, yatağında fırlar. Notta;
"İster bizimle ilgili planlarını gerçekleştir, ister bizi rahat bırak, yatak odana kendi evimmiş gibi girebiliyorsam arkanı sağlam tut. İbn-i(Ebu) Tahir"
Bu notu gören Sultan Sencer de aklını başına alıp tüm hazırlıkları iptal ettirmiştir. Melikşah'ın diğer oğlu Berkyaruk abisi Sultan Sencer gibi pek akıllı birisi değildi ya aptaldı ya da çok cesur çünkü O da Hasan Sabbah'ı öldürmeyi planlıyordu. Neyse ki şanslı çıkmış yaralı kurtulmuştu suikastten. Velhasıl Nizaülmülk'ün bir hatası yüzünden dünyanın en büyük devletleri arasında gösterilen Büyük Selçuklu Devleti yıkılmıştı.
Hasan Sabbah'ın suikaste gönderdiği müritleri en az yaklaşık 1-2 ay hedefini izler, en iyi mekanı tespit eder ve özellikle de en kalabalık olabilecek yeri seçerdi. Çünkü suikasti uzaktan değil, gider en yakın mesafeden zehirli bir hançerler yapar ve asla kaçmaz, intihar etmezdi. Askerlerin kendisini öldürmesini tercih ederdi. Bu sayede bunu duyan liderler Hasan Sabbah ve ölüm timine bir saldırı düzenleyecekse 1 kez değil 1000 kez düşünürdü. Üstelik bunu gören halk haraçlarını zamanlarında eksiksiz öderlerdi.
Hasan Sabbah rivayetlere göre 1124 yılında geberiyor ancak ölüm timi moğol istilasına kadar insanların canını yakmaya devam ediyor. Moğolların da bileğinin hakkıyla o kaleyi aldıklarını sanmayın. Zaten timin büyük bir bölümü Avrupa'ya geçiyor. Kale çömezlere kalıyor ancak Moğollar yine alamıyor ve kaleyi patlatıyorlar.
Hasan Sabbah'ın İbn-i Tahir'e (Altair) yaptığı açıklamayı size aktarmak istiyorum. Açıklama bize bir çok gerçeği gösteriyor ama önemli olanların altını çiziyorum.
"Öyleyse dinle. Bu senin son şansın. Ben taraftarlarıma daima Arap asıllı olduğumu anlattım. Rakiplerim ise aksini ispat etmeye çalıştılar. Haklı olan onlardı. Fakat neden böyle davrandım? Çünkü siz Persler kendi ırkınıza gereken önemi vermiyorsunuz. Peygamberin doğduğu ülkeden herhangi biri, sefil dilenci bile olsa, sizin gözünüze dünyanın en kıymetli adamı oluveriyor. Oysa sizler Rüstem'in ve Sührab'ın, Minuçehr'in ve Feridun'un torunlarısınız. Husrev'in, Ferhad'in, eski büyük Pers krallarının, Pers İmparatorluğunun varislerisiniz. Fidevsi'nin, Ansari'nin ve daha nice sarışın sizin dilinizi konuştuğunu unuttunuz. Kendinizi Arapların dinine ve kültürüne tabi kıldınız! Şimdi de, bozkırlardan gelen at hırsızlarının, Türklerin önünde, karın üstü yerlerde sürünüyorsunuz! Selçuklu köpeklerinin yarım asırdan beri size hükmetmelerine müsaade ediyorsunuz! Oysa siz Zerdüşt'ün torunlarısınız. Gençliğimde iki arkadaşım ile kutsal bir yemin ettim: Bunlardan birisi öldürdüğüm baş vezir idi (Nizalmülmülk), öteki de Şair Ömer Hayyam.
Bu taht hırsızlarını alt etmeye yemin etmiştik. Planlarımızı gerçekleştirmek için toplumun en üst seviyelerine ulaşmaya çalışacak ve bu çabalarımız sırasında birbirimizi tüm gücümüzle destekleyecektik. Ben araç olarak Ali taraftarlarını kullanmaya karar vermiştim. Çünkü bunlar Bağdat halifesine dolayısı ile de Türklere karşı idiler. Vezir ise Selçukluların hizmetine girmeyi yeğlemişti. Önceleri onun seçtiği yolun emellerimizi gerçekleştirmek için gereğinden uzun olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle onunla konuşmak istedim ama hala bu çocukça düşüncelere inandığımı işitince çok şaşırdı. Her ne kadar saraya girmeme yardım ettiyse de kısa süre sonra benim eski kararlarımıza bağlı kaldığımı kabul etmek zorunda kaldı. Nüfuzumuzun giderek arttığının farkına varınca, beni yok etmek için elinden geleni yapmaya başladı ve bir süre sonra sürgüne gitmeye mecbur kaldım. Başıma tam on bin altın ödül koymuştu! Gençlik rüyamız böylecene sona erdi. Baş vezir, çanağının yanında oturuyor ve yabancılara şirin gözükmek için her türlü soytarılığı yapıyordu. Ömer Hayyam ise şarap içiyor, kadınları seviyor, kaybettiği özgürlüğüne yanıyor ve dünyadaki her şey ile alay ediyordu. Fakat ben dayandım. Gerek bu tecrübe gerekse de sayısız başkaları gözlerimi açmışlardı. Halkın kayıtsız tembel olduğunun farkına vardım; onlar için kendimi harcamaya değmezdi. Boş yere onları uyandırmaya ve aydınlatmaya çalışmıştım. İnsanların büyük kısmının hakikatinin ne olduğuna ilgi duyduüuna inanıyor musun yoksa? Umurlarında bile değil! Tek istedikleri rahatlarının bozulmaması ve hayal güçlerini canlı tutmak için masallar. Ve ya kimin haklı kimin haksız olduğunun onlar için bir anlam ifade etmediğini mi düşünüyorsun? Asla! Yeter ki onların zavallı isteklerinin bir kısmını tatmin et. Artık kendimi boş hayallere kaptırmak istemiyordum.
Madem ki insanlık bu şekilde, artık bende ulvi amaçlarıma ulaşmak için onu kullanacaktım. İnsanların aptallıklarının ve saflıklarının kapısını çalmıştım. Onların her türlü bencil isteklerinden ve zevklerinden kendi çıkarlarıma yararlanmaya başladım. Tüm kapılar önüme açılmaya başlamıştı! Bir süre sonra senin de saflarına katılmak istediğin bir peygamber olmuştum! Artık ben kitlere gitmiyorum, onlar benim ayaklarıma geliyorlar. Artık tüm gemileri yaktım. Şimdi ileri gitme vakti. Selçukluları yıkana kadar da hiç durmadan ilerlemeye devam edeceğim.
Fakat beni anlamakta zorluk çektiğine eminim öyle değil mi?
Sakin bana fedailerin sözde cesaretlerinden bahsetmeye kalkma! Yaşamımın 60 yılı boyunca devamlı kelle koltukta gezdim. Ölümüm Pers tahtının yabancı despotlardan kurtulacağını bilseydim, emin ol gözümü kırpmadan bile seve seve bir cennete giderdim. Fakat burada da kendimi kullandırmak niyetinde değilim. Onlardan birisi tahttan düşürülse bile, yerine hemen başkasının çıkacağından eminim. O zamanlar ölümün hiç kimseye kalıcı bir faydası olmazdı. Başka türlü davranmalıydım. Kendilerini kurban etmeye hazır gönüllüler yaratmalı ve onların bağlılıklarının meyvelerini toplamalıydım. Benim için yüksek mevkilerdeki insanları vuracak ellerim olmalıydı. Fakat hiç bir gönüllü bulamadım. Kimse kendisini ulvi amaçlar doğrultusunda feda etmeye niyetli değildi. Bunun üzerine başka bir yöntem denemeye karar verdim. Bu yöntemi zaten biliyorsun: kayalıkların öbür tarafında Deylem krallarının bahçelerini, en ince detaylarına kadar işleyerek, suni cennetler yarattım. İnsan yaşamında hayaller nerede başlar? Gerçekler nerede sona erer? Buna cevap vermek çok güç. Bunları anlamak için henüz çok gençsin. Keşke benim yaşlarımda olsaydın! O zaman herkesin kendisine ait bir cenneti olduğunu bilirdin. Ve bu cennetlerin şahsi arzuları birer hayali olduklarını kavrardın. Aldığı haz onun için gerçektir, başka bir şeye ihtiyacı yoktu. Eğer numaramı anlamış olsaydın, son derece mutlu ölecektin.. Aynı Süleyman ve Yusuf gibi...."
Fedailerin Kalesi ALAMUT: Vladamir Bartol (s. 453;454;455)
Hasan Sabbah ve ekibini PKK ile eşit görmek çok büyük bir hata olur çünkü bu adamlar direk lideri öldürerek ülkeyi kaosa sürüklerler. PKK yalnızca çatışmaya girebilir. Haşhaşilerin, masonlar ile çok büyük bir benzerliği vardır. Fatimilik, Karmatilik ve Haşhaşiler de tarikata girerken gözünde bağ, boynunda ip ve göğsünde kılıç ile yemin edilirdi. Eğer yeminden dönülürse başına neler geleceğini hatırlardı. Aşağıdaki görüntüde ise mason locasında yapılan tekris töreni. Belki de masonlar bu uygulamayı Haşhaşiler'den öğrenmişlerdir. Kim bilir?
Link : http://www.dailymotion.com/video/xii8do_masonlugun-felsefesi-tekris-toreni_tech
Assassin's Creed
Öncelikle Apple firmasına göz atmakta fayda var çünkü Assassin's Creed oyunu Apple firmasına bağlı olan Ubisoft'a aittir. Apple firması masonların kontrolündedir. Şirketin kurucularından Steve Jobs her zaman ön plana çıkar ama diğer bir kurucusu ise, Steve Wozniak'dır. Steve'lere bak sen neler yapmışlar böyle. Steve Wozniak bir masondur.
Steve Wozniak mason elbiseli pozu |
Tabi bu görüntü diğer bloglarda da mevcut ben size kayıtlı olduğu locanın bilgisini de vereyim de farkımız olsun
Evet masonların kurduğu bu şirketin de belli işaretleri kullanarak "kardeşlerine", ben de sizdenim deyip göze çarpması lazım. Çünkü bu adamlar işaretler ve semboller üzerinden "kardeş" olduklarını belli ederler. İsterseniz Apple firmasının ilk amblemine bir göz atalım.
Logo ile ilk sinyali çakıyor "kardeşlerine". Yetmez emin olmaları gerekir. Bu yüzden de ilk ürünlerinin fiyatını da manidar bir şekilde belirliyorlar.
Ürünün fiyatı ile mesaj gerekli yerlere ulaştırılıyor. Şimdi gelelim elma mevzusuna. Hz. Adem'in elma yediğine dair kesin bir bilgi yoktur. Yalnızca bir meyvenin yasaklandığı belirtiliyor Kur'an-ı Kerim'de.
"Doğrusu bundan önce Âdem'e (bu ağaçtan yeme diye) emrettik, fakat unuttu ve biz onda bir azim (bir kararlılık) bulmadık."
(Taha, 20/115)
İşin aslı şöyle. Oktan Keleş Hocam'dan duyduğumu bizzat anlatıyorum;
"İblis, cennette yılanı kandırarak, ağacı sımsıkı sarmasını söyler. Çünkü eğer Hz.Adem ağaca yaklaşırsa, ağaç Hz.Adem'i yasaklı olduğuna dair uyarırdı. Ancak yılan sımsıkı sardığı için ağaç konuşamaz ve Hz. Adem ağaca dokunur ve meyveyi yer. Sonrasında ise insanoğlunun tüm zaafları ortaya çıkar ve şeytan insanın şehvet damarını fark eder. Der ki "Eğer insanoğlunun şehvet ile ilgili böyle bir zaafı olduğunu bilseydim bu kadar yalan dolan ile uğraşmaz, şehvet damarından kandırırdım". İşte bundan dolayıdır ki şeytaniler için yılanın önemi bir başkadır. Sağlık Örgütü'nün amblemi de ağacı dolamış yılandır."
Dünya Sağlık Örgütünün Amblemi |
Kabala'da da bu olay ile ilgili bir figür bulunmaktadır.
Figürde de görüldüğü üzere elma falan yok. Bir cennet meyvesine dokuyor ve püffff. Sürgün hayatı olan dünyaya gönderiliyor. Şeytan'ın insanoğluna karşı ilk zaferi!! Bunu da elma ile kodluyorlar. Belki de gerçekten de elmadır, bilemiyoruz. Şeytan ile insan arasındaki savaşı anlamak için Düşmanımızı Tanıyalım- İlluminatiye Giriş yazısını okumanızı öneririm.
Apple'ın sonraki amblemine göz atsak iyi olacak.
Peki neden böyledir sorusu kafamı baya bir kurcalıyordu. Sonra kabala ile uğraşan bir tanıdığım bana, "Lücifer'e ulaşmak için 7 katmanı geçmen gerekmektedir. Her katmanda farklı bir renk bulunur ve sonunda "aydınlığa", lücifer'e ulaşırsın" demişti. Şimdi puzzle'ın parçaları yerine oturuyor mu?
Newton da kabala ve simya ile uğraştığından bu ilmi kullanarak, ışığı manipüle eden prizmanın optik kullanımını keşfetti. Apple bu bilgi ambleminde kullandı. 2. ambleminde ise şeytanın ilk zaferi(!) olan ilk günah ile kodlanmış, ısırılmış elma ve bu renk cümbüşü vardı. Bir de gökkuşağı'nın bittiği yer var oraya girersek çıkamayız.
Isırılmış elma çocukluğumuzda çoğumuzun severek dinlediği Pamuk Prenses ve 7 Cüceler masalında da geçiyordu. Prenses elmayı yedikten bayılıyordu. Sadece masallarda değil, dizilerde de ısırılmış kırmızı elmaya vurgu yapılır. Onlardan birisi de 'Desperate Housewives' adlı kızlarımıza feministliği aşılayan şeytani dizidir. Dizinin Türk versiyonu da vardır. Bunun sebebi, Orta Doğu'da amerikan dizilerine önyargılı yaklaşılıp, Türk dizilerini hemen benimsemeleridir. Neyse 'Desperate Housewives' adlı dizinin yüzlerine bir bakalım.
Dizi oyuncuları kırmızı giyinmişlerdir. Gelenler Serisini izlemişseniz kırmızı kadının ne demek olduğunu anlarsınız |
Dizide bol bol günah olduğuna işaret eden kırmızı elmalar |
Sol alttaki oyuncumuz elinde ısırılmış elmayı tutmakta, diğerleri de hazırda beklemekte |
Ve Bingo!! Kırmızı elmalardan oluşmuş, tepesinde ışık yanan bir piramit |
Şimdi gelelim Assassin's Creed'e. Oyunda tapınakçıların uzantısı olan Abstergo adında bir şirket eskiden ellerinde olan Apple of Eden'in nerede olduğunu arıyorlardır. Apple of Eden'in Türkçe meali ise "Cennet Elması". Bunun için ise Animus adında bir makine geliştiriyorlar. Makinenin sistemi basittir. Makineye bağlanan insanların DNA'larını inceleyerek atalarının neler yaşadıklarını izlemektir. Günümüz tapınakçıları Desmond Miles adında birini bulup Animus adındaki makineye bağlar ve oyun başlar.
Karşılaştığımız kişi ise tanıdık birisidir. Hasan Sabbah'ın sağ kolu olan Altair (İbn-i Tahir). 1190 yılına gidiyoruz ve başımızda Al-Muallim adında birisi bulunuyor. Muhtemelen Hasan Sabbah değildir. Belki de O'dur. Neyse Al-Muallim biz ve yanımıza 3 kişi vererek Apple of Eden'i çalmamızı emreder. Görevi başarı ile yaparız. Al-Muallim ise ruh hastasının tekidir. Tıpkı Hasan Sabbah gibi. Bunu fark eden Altair Al-Muallimi öldürerek, Apple of Eden'i alıyor ve bir tür harita gibi bir şey çıkıyor elmadan fakat daha çok holograma benziyor. Sonra Lucy adında bir kız bizi tapınakçılardan kurtarıyor.
Assassin's Creed adlı oyunun Haşhaşiler ile olan bağına gelecek olursak. Arka odaya gittiğinizde güzel kadınlardan oluşan bir harem olduğu göze çarpıyor. Ve liderimiz de oyunun sonunda büyü yapıyor.
Bize anlatılan en önemli olay: Apple of Eden (Cennet Elması) yani Kabala'yı Tapınakçılardan çalıyoruz. Tapınakçılar diye oyunda geçen askerler aslında Hospitaler'dir.
Assassin's Creed II'de ise Lucy geliyor bizi tapınakçıların elinden kurtarıyor ve Apple of Eden'i tapınakçılardan önce bulmak için Animus uzanıyoruz ve 1480 yılında İtalya'da bir bebek olarak Ezio'nun bedeninde yer alıyoruz. Ezio her şeyden habersiz tek derdi sevdiği kız olan bir delikanlıdır. Ezio'nun babası ve 2 erkek kardeşi Borgia tarafından idam ediliyorlar. Ezio'da babasının bir suikastçi olduğunu öğreniyor ve izinden gitmeye yemin ediyor. Altair de gerçekte İbn-i Tahir'in yaptığı gibi Apple of Eden'i Kıbrıs'a götürmüştür. Gerçekte Kıbrıs'a geçtiği bilinmektedir İbn-i Tahir'in yani oyunun Haşhaşileri bize aktardığına diğer bir delil de bu olay oluyor. Tapınakçıların da Kıbrıs'a hareket ettiğini öğrenen Ezio planını kuruyor ve Tapınakçılara düzenlediği suikast ile Apple of Eden'i ele geçiriyor ve Borgia'yı öldürmek için Vatikan'a geçiyor. Vatikan'da Borgia'ya suikast düzenlerken Borgia asasının gücünü kullanarak herkesi bayıltıyor ancak Apple of Eden sayesinde Ezio'ya bir şey olmuyor. Ezio, Borgia'yı öldürmekten vazgeçerek asa ile elmayı birleştiriyor ve ortalık kararıyor. Bir tünele geçen Ezio orada Minerva adında bir şeyle karşılaşıyor. Büyük ihtimal bir ifrittir. Adem ile Havva'nın elmayı kendilerinden çaldığı gibi abudik kubudik şeyler söylüyor. Yani İnsanoğlunun dünya hakimiyetini ellerinden aldığını belirtiyor. Kabala vasıtasıyla Cinler ve Şeytanlar ile iletişime geçmeyi sağlayan Kabala'nın Apple of Eden olduğunun bir delili de bu olaydır.
Özet geçmek gerekirse: Ezio'nun görevi Apple of Eden'i tapınakçılar bulmadan ele geçirmek. Tapınak şövalyeleri Fransa kralı tarafından ölüm emirleri çıkınca, onların yerine Hospitaler geçiyor. Bu konuya Masonluk tarihi kısmında değineceğim .
İşte Minerva'nın bahsettiği o olay http://www.youtube.com/watch?v=oE1tHtnFJmw&feature=related
Assassin's Creed Brotherhood'da Ezio amcasının yanına gelir. Ama tapınakçılar Ezio ve Apple of Eden'in peşini bırakmaz. Ezio ne yapmışsa da amcasının ölümüne ve Apple of Eden'in Borgia'nın eline geçmesine mani olamamıştır. Ezio intikam yemini eder. Oyunda Leonardo da Vinci ve Niccolo Machiavelli gibi karakterlerde mevcuttur.
Amcasının ölümü oyuna biraz anlam katması için eklenmiştir. Asıl hedef Papalık makamıdır. Yani serinin bu parçasında rönesans dönemimdeki kiliselere karşı ayaklanmalar anlatılıyor.
Zaten fragmanında her şey ortada http://www.youtube.com/watch?v=zzNs4-kRLaE&feature=relmfu
Assassin's Creed Revelations ise genel ağırlık olarak İstanbul'da geçmekte. Oyundaki görevimiz, Şahzade Süleyman'ı yani Kanuni Sultan Süleyman'ı korumak. Çünkü tahtın 3 varisi vardır. Bunlardan biri Şahzade Süleyman diğeri Şahzade Ahmet sonuncusuda I.Selim'dir. Oyunun İstanbul'da olan kısmının başında Şahzade Süleyman ile tanışıp aynı gemide İstanbul'a gelmekteyiz.
Şahzade Süleyman'ı korumamızda ki birinci etken tahtın diğer varisi olan Şahzade Ahmet'in tapınakçılar ile birlik olup Rönesans döneminde onları desteklemesini engellemek. Çünkü Tapınakçılar eğer Osmanlı'nın da desteğini arkalarına alırlarsa isyanları bastırabilirlerdi. Nitekim Kanuni Sultan Süleyman da protestanlığı desteklemiştir. Sebebi ise Avrupa'dan Papa'nın emriyle yeni bir kuvvetin gelmesini engellemektir. Ve başarılı oldu da. Martin Luther'e el altından yaptığı yardımlar bugün bir çok tarihçi tarafından da söylenmektedir. Martin Luther protestanlığın babası olarak kabul edilir. Osmanlı'yı en güzel anlatan oyun diyebilirm Assassin's Creed Revelations için. Günümüzde tapınakçılar olarak bilinen hospitaller Kanuni'yi hiç sevmezler ve Kanuni'yi karı kız düşkünü bir adam gibi gösteren dizinin de finansmanı onlardır diye düşünüyorum.
Oyunda bize anlatılmak istenen Rönesans'a karşı oluşabilecek bir tehdit olarak görünen Şahzade Ahmet'in Sultan olmasını engellemek ve en kısa sürede Şahzade Süleyman'ı tahta oturtarak, rönesansa büyük bir destek bulmak. Nitekim de öyle oldu ve Yavuz Sultan Selim'den sonra tahtın tek varisi olan Şahzade Süleyman Padişah olarak rönesansı destekliyordu.
Oyunun son kısmında gerçekte olduğu gibi Şahzade Ahmet, Yavuz Sultan Selim tarafından ihanetinin bedeli olarak öldürülüyor.
Hatırlarsanız, kartal Yuvası demiştim Alamut kalesi için. Oyunda da her bir suikastçinin birer kartalı bulunmakta. Yani yuvadan görev icabı ayrılan kartalız.
Masonluk Tarihi
Öncelikle İlluminati'yi, Masonluk'u ve Kabala'yı birbirinden ayırmak gerekir. İlluminati masonların kontrolünde olan şebekelerden yalnızca birisidir. İceberg'in görünen yüzü diyebiliriz. Sahnede bize İlluminati gösterilir ancak perde arkasında daha büyükler çok ciddi planlar yapar.
Masonluğun oluşumu tarihçilerin söylediği gibi Almanya'dan başlamıyor. Almanya'da yalnızca İlluminati kuruluyor. Masonluğu nereden araştırırsanız araştırın kesinlikle Antik Mısır'a rastlarsınız. En yaygın kullanılan tek göz ve piramidin ilk olarak Antik Mısır'da oluştuğunu görürsünüz.
Hz.Yusuf israiloğullarındandır. Kardeşleri O'na ihanet eder ve kuyuya atarlar sonrasında Hz.Yusuf kuyudan köle tacirleri tarafından çıkarılır ve Mısır'da satılır. Orada makam ve ün sahibi olunca da kardeşlerini Mısır'a çağırır. İşte bu olay belki de tarihin en büyük kırılma anıdır. Orada günümüzde dünyayı yöneten İsrailoğulları büyü ile tanışırlar.
Kardeşlerini affeden Hz. Yusuf onlara Nil nehrinin yanındaki en verimli tarlaları verir. Hz.Yusuf'tan sonra İsrailoğullarının lideri Yahuda olur ( Yahuda, Hz.Yusuf'u kuyuya atılması fikrini ortaya atan ve uygulatandır). İşte ilk sapma burada başlar.
Yoldan çıkan İsrailoğulları firavunların zulmüne maruz kalır ve Allah onlara Hz.Musa'yı gönderir. Hz.Musa ise onları tekrar ana vatanları olan günümüzdeki Filistin toprakları üzerindeki alana götürür. Tabi Hz.Musa yanında Ahit Sandığını da götürmektedir. Burada çok önemli bir olay olur, İsrailoğulları büyüye bulaşmışlardır. Nil'i kan nehri haline getiren, gökten kurbağa yağdıran, Asasını ejderha'ya yada yılan'a çeviren ve daha da önemlisi Nil'i ortadan ikiye ayırmak gibi mucizeleri gerçekleştiren Hz.Musa israiloğullarını dağa götürüyor ve onlara kalacak güzel yer için ayrılıyor ve dönüyor ki ne görsün, bu kadar büyük mucizeleri gören kavim "İneğe Tapıyor!!" Hz.Harun'u kendi istediklerini söylemiyor diye öldüren bu kavime Hz.İsa, "Peygamber katilinin çocukları" diye hitap etmiştir. Peki nedir bu lanet şey? Allah'ın gönderdiği hiç bir peygamberin onları bir türlü kurtaramadığı bela, Kabala!
Cinler ve Şeytani güçler ile iletişimi sağlayan bir ilim olan Kabala'yı Mısır kahinlerinden öğrenmişlerdi. Halbuki o güvendikleri kahinler Hz.Yusuf'un rüya tabiri ilmi Hz.Musa'nın mucizeleri karşısında süt dökmüş kediye dönmüşlerdi ama yok yine anlayamadılar. İşte israiloğulları bu kadar ahmaktırlar.
Kabala ile İsrailoğullarının neye bulaştığını hiç şüphesiz Allah Kur'an-ı Kerim'de bize bildirmiştir.
"Bu Cehenneme gidenler bana tapmıyorlardı, ama bir varlığa tapıyorlardı ve o ben değildim.. Melekler der ki; Sen en yücesin ve en sübhansın. Onlar cinlere ve şeytanlara tapıyorlardı. Şeytanın müminleri olmuşlardı."
(Sebe Suresi 40-41)
Şimdi bu adamlar metafiziğe inanıyorlar. Eğer sen Şeytan'a inanıyorsan Allah'a da inanmak zorundasın. Durum böyle olunca yeni bir şey uydurmak gerekir. Yoksa sistem de bozukluk olur. Uydurdukları şeyin adı reenkarnasyondur. Antik Mısır filmlerini izleyin orada ölüler ile birlikte siyah böcekleri de tabuta koyarlar. İşte o siyah böceklerin adı skarap böceğidir. Reenkarnasyonun da sembolüdür o böcek. Neresinden araştırırsanız araştırın hep Antik Mısır'a geliyoruz.
Bu İsrailoğulları cinler vasıtası ile bilgi çalıyorlardı. İlginç bir şey daha söyleyeceğim, çok tuhaftır bir insan evladı çıkıp da peygamber efendimiz doğduğu zaman bu israiloğularının Arap yarımadasında ne işi olduğunu sormaz. Çünkü İsrailoğulları ile Araplar amcaoğullarıdır. Birbirlerini hiç sevmezler. İsrailoğulları Hz.İshak'ın soyundan, Araplar ise Hz.İsmail'in soyundan gelirler ve Hz.İshak ile Hz.İsmail Hz.İbrahim'in çocuklarıdırlar. Demek ki israiloğulları Peygamber efendimizin araplar arasından çıkacağını biliyorlardı. Peki firavun ölüm sebebi olacak çocuğun hangi ay doğacağını nereden biliyordu?
Günümüzde kimse kabala vasıtası ile bilgi çalamaz artık çünkü Hz.İsa'nın doğumu ile gök kapıları 4.kata kadar kapanmış, Peygamber efendimizin doğumu ile de set çekilmiştir. Her kim, cin ya da şeytan bilgi çalmak için göğe çıkarsa gök taşları onları yakar.
Bilim adamları hala bu gök taşlarının ne işe yaradığını çözmeye çalışa dursun. Linki burada http://www.dailymotion.com/video/xf0ts6_dunyayy-gittikce-saran-goktaylary_tech ancak son yıllarda baya büyük bir artış olmuş.
Gelelim Hz.Süleyman ile olan ilişkilerine. İşte Masonluk adını burada alıyor bu şeytanlar. Allah bir peygamberi hangi dönemde gönderecekse, o dönemde en çok ne yaygınsa o konuda eline süper güçler verirdi.
Hz.Süleyman zamanında da büyü yaygındı ve Allah Hz.Süleyman'a cinlere hükmetme özelliği bahşetmiştir.
"Süleyman’ın hükümranlığı hakkında şeytanların (ve şeytan tıynetli insanların) uydurdukları yalanların ardına düştüler. Oysa Süleyman (büyü yaparak) küfre girmedi. Fakat şeytanlar, insanlara sihri ve (özellikle de) Babil’deki Hârût ve Mârût adlı iki meleğe ilham edilen (sihr)i öğretmek suretiyle küfre girdiler. Hâlbuki o iki melek, “Biz ancak imtihan için gönderilmiş birer meleğiz. (Sihri caiz görüp de) sakın küfre girme” demedikçe, kimseye (sihir) öğretmiyorlardı. Böylece (insanlar) onlardan kişi ile karısını birbirinden ayıracakları sihri öğreniyorlardı. Hâlbuki onlar, Allah’ın izni olmadıkça o sihirle hiç kimseye zarar veremezlerdi. (Onlar böyle yaparak) kendilerine zarar veren, fayda getirmeyen şeyleri öğreniyorlardı. Andolsun, onu satın alanın ahirette bir nasibi olmadığını biliyorlardı. Kendilerini karşılığında sattıkları şey ne kötüdür! Keşke bilselerdi!"
(Bakara Suresi 102)
Hz.Süleyman ilk olarak halkın elindeki büyü kitaplarını toplattırdı ve büyü yapmayı yasaklattı. Eğer kalkışan olursa anında cezalandırıyordu. Çünkü tüm cinler Hz.Süleyman'ın emri altındaydı.
Masonlar en çok Hz.Süleyman'dan çektiler. Hz.Süleyman 72 büyük şeytana kendi mabedini yaptırdı. Büyü ile uğraşanlara ibret olması için o 72 büyük şeytanın boynuna köpek tasması gibi zincirler geçirdi ve it gibi çalıştırdı. Halka verilen mesaj ise "Sizin Allah'a karşı şirk koştuğunuz şeytanları büyük görmeyin. Bakın onlar değil Allah ile, benle bile baş edemiyorlar" idi.
Kur'an'da bunun ile ilgili ayet vardır.
"Bina ustası olan ve dalgıçlık yapan her bir şeytanı, zincirlere bağlı olarak diğerlerini de onun emrine verdik"
(Sad Suresi 37-38)
Mason kelimesinin anlamı = Duvarcı, duvar ustası
1 doların arkasındaki piramitteki her bir taş bir büyük şeytanı temsil eder ve 72 taştan oluşur.
Bu şeytanlar ve masonlar Hz.Süleyman'dan öyle bir korkarlar ki, öldüğünde bile 1 sene çalışmaya devam ettiler. Kimse cesaret edemedi kontrol etmeye. Sonra asasını bir böcek kemirerek çürüttü ve Hz.Süleyman'ın öldüğünü anladılar.
"Süleyman’ın ölümüne karar verip, icra ettiğimiz zaman, cinlere onun ölümünü sezdiren olmadı. Yalnız ağaç kurdu, Süleyman’ın dayandığı asâsını yiyordu. Asânın yenmesi sonucu, Süleyman yere yıkılınca, cinler aldatıldıklarını öğrendiler. Eğer cinler bilgi alanları ötesini, gaybı bilmiş olsalardı, o zillet içinde bırakan, alçaltıcı cezaya, mahkûmiyete benzeyen ameleliğe devam etmezlerdi."
(Sebe Suresi 14)
Daha sonra Hz.Süleyman'ın cinlere yaptırdığı mabet yıkıldı ve üzerine Mescid-i Aksa yapıldı. 1095 yılında papa II.Urbanas Şam bölgesine saldırı emrini veriyor. Yaklaşık 100.000 kişilik donanımlı bir ordu ile savaşa girerler ve savaş yaklaşık 3 sene sürer. Daha sonra Mescid-i Aksa işgal edilir. Tarihte benzeri olmayan vahşetler yaşanır. Rymond Agile, bir yahudi tarihçi şöyle anlatır olayı;
"Çok enteresan bir manzaradır. Kolları, bacakları ve kafaları ayırıp onlardan dağ oluşturdular. Süleyman tapınağı manzara daha da vahimdi, kan atlarımızın ağzına kadar yükselmişti." der.
İşte en berbat olaylardan birisi orada oluşur. Şövalyeler ikiye bölünür. Birisi hastaları tedavi etmek amaçlı olan Hospitaler şövalyeleri orada kalır, diğerleri geri döner. 1132 yılında hospitaler de ikiye bölünür. Hospitaler'in bir kısmı geri çağrılır, diğerleri de Tampler (Tapınak) şövalyeleri olarak Mescid-i Aksa'nın çevresinde özgürce hareket etme yetkisine sahip olurlar. Önceden sadece yaralıları tedavi ediyorlardı.
Bu tapınak şövalyeleri o bölgede bazı yahudi hahamlar ile tanışırlar ve onlardan hz.Süleyman ile ilgili bilgileri öğrenirler. İşte günümüzdeki masonluğun çıkış noktası burasıdır. Tapınakçıların liderleri olan Goldfrey ve Pine "Biz Süleyman tapınağında öyle bir hazine bulduk ki bize sonsuz bir güç bahşetti." Peki neydi bu gizli hazine? Cinler ve Şeytanlar ile iletişimi sağlayan büyü kitapları olan Kabala. Nicolas Gace'in Büyük Hazine Filminde de geçiyor bu muhabbet.
link burada http://www.youtube.com/watch?v=iapInawagto
Masonluğun duvar işçisi anlamına geldiğini söylemiştim. Peki neden Freemason diyorlar kendilerine ama neden mason değil de freemason? Çünkü masonlar yani Hz.Süleyman'ın zincire vurduğu şeytanlardır, Hz.Süleyman ölünce özgürlüklerine kavuşuyor ve Freemason ismini alıyorlar.
Bu İsrailoğulları bir türlü akıllarını başlarına toplayamadılar. Hep o büyüden dolayı divaneye döndüler. Allah onlara, siz sihir ve büyü mü seviyorsunuz, alın size Hz.Musa. Hiçbir büyücünün karşısında duramadığı peygamber. Şeytanlarla oynamayı mı seviyorsunuz, alın size Hz.Süleyman. Onları zincirlesin, kendisine köle yapsın. Babasız doğan çocuk mu istiyorsunuz, alın size Hz.İsa. Horus ile mitolojiye inanacağınıza gerçeğine inanın. Tabi İsrailoğulları yine bildiklerini okudular ve lanetlendiler.
Tabi sonrasında Şam tarafını bırakıp yalnızca Kudüs ile ilgilendiler. Bıraktıkları bölgeleri geri almaları için Krallar ve Papa onlara çok yüklü paralar verirlerdi. Zannediyorlardı ki bu adamlar çok inançlı hristiyanlar. Hiç Kudüs'ü bırakmıyorlar. Halbuki onların tek derdi Süleyman mabedidir. Neyse Krallar ve Papa bu adamlara eşek yüküyle para verirdi. Eğer parayı kabul etmezlerse arazi verirlerdi. Tampler de savaşırlardı sonrada gelir, görürlerdi ki aşırı zengin olmuşlar. Sonrasında halka yüksek faizli para dağıtarak servetlerine servet kattılar. Günümüz bankacılığının kurucuları da bu adamlardır.
1177 yılında büyük kumandan Selahaddin Eyyubi büyük bir ordu toplar ve bu lanetlik adamları Kudüs'ten kovar. O gün bugündür bir türlü o bölgeyi geri alamadılar. Neyse konumuza dönelim bu adamlar da Avrupa'ya geri dönmek zorunda kalırlar. Avrupa'da Kudüs bölgesinde yahudilerden öğrendiklerini uygulamaya devam ettiler.
Cinler ve şeytanlar insanlar günah işledikleri zaman yardımda bulunurlardı. Şimdi midenizi bulandırabilecek bazı bilgileri vereceğim. Kusura bakmayın ama günümüzde dünyayı yöneten ruh hastalarının yaptığı ritüellerden bahsetmek zorundayım. Kur'an ve Kıyamet" kitabında da geçer. Kötü cinlerden ve şeytanlardan güç alabilmek için 40 gün 40 gece ayaklarının altına kuran bağlar ve gezerler. Kendi idrarları ile abdest alırlar. Mahremleri (yani 1.derece akraba gibi evliliğin olamayacağı kişiler) ile ilişkiye girerler. Yoksa cinler ve şeytanlar bu adamlara yardım etmezdi. Bunlar müslüman olup bu pisliğe bulaşanlar için geçerli.
Tampler Şövalyeleri ise kızları hamile bırakmak, ölülerin küllerini yemek, şeytanlar ile yatmak, eşcinsellik, şeytana tapmak ve bunun gibi yüzlerce pislik. Tabi bunlar halk tarafından fark edilip Papa'ya ve Fransa kralına ulaşınca kıyamet kopar. Papa'nın emri ile ölüm fermanları yayınlanır. Görüldükleri yerlerde öldürüleceklerdir.
Jacques de Molay yani onların büyük üstadı. DeMolay'ın Walt Disney'in bağlı olduğu loca olduğunu söylemiştim. Jacques de Molay Fransa kralı tarafından diri diri yakılır. Diğer üstadları da canice öldürülür. Tapınakçılar İskoçya'ya kaçarlar ve İskoç Riti'ni kurarlar. Sonra da intikam yemini ederler. "Sen Fransa kralı, sen bizim başımızı kestin ya. Biz de senin soyunu kurutacağız. Senin krallığını ortadan kaldıracağız.Ve sen Papa, sen bizim inançlarımızla alay ettin ve bizi inançlarımızdan ötürü kovdun ya. Biz de senin inançlarını yok edeceğiz. Sana inananlar bizim efendimize tapacaklar" yeminleri bu şekildedir. İskoç riti 13 basamaktan oluşur. Çünkü 33 basamak olursa üstad çıkması çok zaman alırdı.
Hospitaler şövalyeleri ikiye ayrılıp bir kısmı Avrupa'ya geri dönmüş, diğerleri de Tapınak şövalyeleri adını aldığını söylemiştik. İşte Papa istemeden bu Hospitaler şövalyelerine en büyük cezayı veriyordu. Sizin servetinizde gözümüz yok demek için Tapınakçıların tüm paralarını Hospitaler şövalyelerine verdi. Tabi hospitaler bunu bir mükafat olarak algıladı. Halbuki bu Tapınakçıları kendilerine düşman ilan etmekten başka bir işe yaramadı. O paradan bir hayır da göremediler ve Tapınakçılar bunları Malta'da yakalayıp ibret olması için ellerini, ayaklarını keserek bıraktılar.
Tapınakçılar İskoçya ve İngiltere'de denizcilik akademisini kurdular. İngilizlere de altı demirden olan gemilerin yapımını öğrettiler ve denizden sömürü dönemi başladı.
Papalık Makamının Ele Geçirilmesi
Tapınakçılar sömürgeler sayesinde çok büyük bir servet sahibi oldular. Kilise'nin savunduğu "dünya tepsi şeklindedir" fikrini coğrafi keşifler ile yıkan Tapınakçılar, halka "Kilise sizi kandırıyor. Kendi doğrularından başka bir şey öğrenmenizi istemiyorlar" diyerek isyan ateşini başlatıyor. Protestanlığı da ortaya atıyorlar ve arkalarına Osmanlı Devletini de alarak sağlam adımlar ile papalık makamını ele geçiriyorlardı. Tarihi bilgiler ile sizi çok yormak istemem yalnızca Günümüz hristiyanlarının Allah'a değil şeytana taptıklarını ve Hz.İsa'yı değil Deccal'in gelişine hazırlandığını söylemekte yarar var. Teslis inancı, Antik Mısır'da ki İsis - Horus - Ra inancının isim değiştirmiş hali olduğunu söylemekte de yarar var.
Görüntüler ile de kanıtlamak gerek..
Önce Hristiyanlık dinini değiştirip kendi inanışlarını koydular. Sonrasında da Zeitgeist gibi yapıtlar ile "Din diye bir şey yok. Bakın Antik Mısır'dan etkilenmişler" diyerek insanları inançsızlandırmaya çalışıyorlar.
Amerika'nın Kuruluşu
Avrupa'yı kontrolleri altına alan Masonlar kendilerine yeni sömürge alanları bulmaya çalıştı. Kabala ile aldıkları istihbaratlara göre keşfedilmemiş yeni yerler vardı. Bunun için ekonomik ve silahlı olarak çok büyük bir ordu ve güç oluşturarak gemilere yüklediler ve gemilerin başına da Kristof Kolomb'u koydular. Kristof Kolomb da bir masondu. Yeni yerler bulmak için gönderilen Kristof Kolomb uzun bir yolun sonunda karaya varmıştı ancak tarihin belki de en rezil keşfini yapmıştı. Amerika kıtasına gelen Kristof Kolomb, orayı Hindistan zannetmişti. Bu yüzdedir ki Kızılderililere hintli manasına gelen "İndian" diye hitap etmiş ve geri dönmüştür.Günümüzde bile böyle hitap edilmektedir.1500’de Brezilya’ya ayak basmış olan Cabral da Hindistan’a geldiğini sanmaktaydı. Amerika’nın Hindistan olmadığını anlayan 1507’de kıtaya ayak basan Americo Vespuci olmuştu.
1776 yılına kadar Masonlar diğer ülkelerdeki "kardeşleri" vasıtasıyla oralardaki insanları öldürtmüş bir nevi temizletmiştir. 1776 yılına geldiğimizde Masonların Avrupa'dan Amerika kıtasına geçmesi gerektiğini hisseden "Kardeşler" Avrupa'da İlluminati oluşumunu kurarak Avrupayı onlara emanet eder ve Amerika'yı kurmaya giderler. Amerika'nın kurulmasının asıl sebebi Deccal'in gelişi için dünyanın hazır olması gerekli. Vaat edilmiş toprakların temizlenip yalnızca Deccal'in sistemine hazır olmalıdır. işte bu yüzden Amerika'yı kurarak, kurulacak olan bir dünya devletinin provasını yaptılar.
Abi iyi hoş diyorsun da biraz da kanıt koysan olmaz mı diyenler için delilleri masaya yatıralım.
1 dolar'ın sağ tarafındaki kartalın üstündeki yıldızlardan da israil bayrağındaki 6 köşeli yıldıza denk geliyoruz. Assassin's Creed'de de kartal'ın suikastçileri temsil ettiğini söylemiştik. 1 dolarda o kartal boşa konulmamıştır.
Haaa unutmadan Assassin's Creed III'de de Amerika'yı kuruyoruz!
Artık Masonlar çok güçlü bir hal almışlardır ve hedef ise Vaat edilmiş topraklardır. Tabi Fransa'dan daha intikam almış değillerdir. Ve Fransız bildirgesini yayınlarlar. Fransız bildirgesi ile 1 taşla 2 kuş vurmuşlardır. Hem milliyetçilik akımı ile Osmanlı'yı parçalama hem de Fransa'da krallığı yıkarak intikam alma ile amaçlarına ulaşırlar. 1.Dünya savaşı ile krallıklara ya son verilmiş ya da pasifleştirilmiştir. Çünkü Krallar izin vemezse rahat hareket edemezlerdi ancak demokrasi ile sendikalar aracılığıyla istedikleri kanunları çıkarabilirlerdi. İsterseniz Fransız bildirgesini bir analiz edelim kabataslak olarak.
1) Tepedeki tek gözü söylemeye gerek yok sanırım.
2) Sağdaki melek vb her neyse artık elinde bir asa tutmaktadır.Asa güç ve otoriteyi temsil eder. Asayı tek göze yani illuminati/Masonlara tutmaktadır. Özetle tek otorite biziz demeye getiriyorlar.
3) Soldaki kadın zinciri çıkarmış yani kölelikten kurtulmaya işaret ediliyor. Ancak elbisesinin altından başka bir zincir geçmekte anlamı ise artık görünürde değil gizli ve sistemli köleliğe işaret ediliyor
4) Sağdaki meleğin kanat rengine dikkat ederseniz, beyaz olmadığını fark edersiniz. Siyah ise kötülüğü temsil eder ve bu da Fallen Angel yani düşmüş meleklere işaret eder.
5) Soldaki kadın zinciri çıkardığı halde yukarıdaki tek göze bakmakta yani ne kadar özgür olursan ol hep gözümüz üzerinizde demeye getiriyorlar
Özet olarak, Yaptığımız işler insanlar için faydalı görünecek fakat onları daha da fazla köleleştirecek.
Bu plan avrupada tuttu ancak Osmanlı'nın kontrolündeki vaat edilmiş topraklarda yeteri ilgiyi görmedi. Sebebi ise Abdulhamit Han'dır. Kim ne derse desin 20.yüzyılda Siyonistlerin başına bela olmuş adamdır. En çok Abdulhamit Han'dan çekti bu siyonistler. Her eve telgraf teli çekti ve kim bir ajanı ihbar ederse ödüllendirdi. Atatürk ile kazandığımız kurtuluş savaşında o telgraf tellerinin önemi hiçte az değil. Osmanlı'nın yıkılışını yaklaşık 40 sene uzatmıştır. Eğer mason tarihçilerimizin dediği gibi Abdulhamit Han hain olsaydı, tüm borçların silinmesi karşılığında filistin topraklarını Rothschild ailesine satardı. (Osmanlı'nın borçlarının neredeyse hepsi Rothschild ailesinedir.)
Asıl vatan hainleri içerideki yahudi dönmeleri ve sabetayistler olan İttihat ve Terakkicilerdir. Daha söylenecek çok şey var ama neyse biz konumuza geri dönelim.
Theodor Herzl Abdulhamit Han tarafından kovulunca (Rothschild ailesini temsilen geliyor) gidip başka yollar deniyor. 1897 tarihinde I. Siyonist kongresinde ilk hedef para karşılığında vaat edilmiş toprakları almaktı ancak geri tepince B planı devreye sokuldu. Oradaki "kardeşleri" başa getirmek.31 Mart vakası ile de başarıyorlar. İttihat ve Terakki'nin hepsi masondu demiyorum. En az %98'i masondu. Bunu ben de değil halka açılıyoruz diye Topkapı Sarayı'nda bir resepsiyon düzenleyen masonlar açıkladılar.
Theodor Herzl Basel'deki toplantıdan sonraki sözü "Ben İsrail devletini kurdum ve 50 sene sonra ayağa kalkacaktır. Şimdi nasıl olacağına bakacağız."
Theodor Herzl'e göre 2 büyük sorun var bu İsrail devleti için birincisi "Para" diğeri ise bizi dünyaya kabul ettirecek teşkilattır.
Para sorununu IMF ile çözdüler. Kendilerini dünyaya kabul ettirecek teşkilat ise Milletler Cemiyeti'dir.
İşte İsrail devletinin kurulacağına dair İngiltere'nin Rothschild ailesine verdiği teminat. İmza İngiliz Dışişleri Bakanı Arthur Balfour'a aittir.
1936 yılında İngiltere'nin kontrolünde olan Filistin topraklarına ait alanda, İngiltere Araplar ve Yahudiler iki ayrı devlet kursunlar diye açıklama yapıyor. 1 sene sonra Mustafa Kemal Atatürk sert bir şekilde tepkisini ortaya koyuyordu.
"Orta Doğu'da bir Yahudi devleti kurulacakmış. Kanımız pahasına karşı çıkarız. Böyle bir şeye asla müsade etmeyiz."
(Hakimiyet-i Milliye Gazetesi - Atatürk'ün kendi gazetesidir)
İnanmayan varsa 1937 yılına ait Hakimiyet-i Milli gazetelerine baksın. Zaten mason localarını kapattırma emrini verdiği için Rusya'da "Sarı Lider" diye hitap edilip, ölüm emri çıkarıldı. Kendisine de mesaj gönderilmişti.
O halı hala orada haberlere bile çıktı işte linki http://www.youtube.com/watch?v=DlFjAOiIj9s
Ve tabi Atatürk söyledikleri tarihte öldürülüyor. Çünkü Japonya yada Fransa başkanı bu sözü söylese bu kadar ehemmiyetli olmaz ama eğer vaat edilmiş topraklar üzerinde bulunan bir ülkenin lideri söylemiş ise çok büyük bir tehdittir onlar için. Turgut Özal'da "Musul ve Kerkük bizimdir" dedikten kısa bir süre sonra öldürülmüştür.
Bu ruh hastalarının asıl hedefi tek dünya devletidir. Bu yüzden dünyayı Hristiyanlaştırırlar. Sebepleri de şunlardır.
1. Müslümanlaştırılamaz çünkü İslam dininde cihad ve şehitlik gibi özel durumlar olduğu için öldürsen bile Müslümanlar için mükafattır. İşin metafizik boyutuna girmiyorum bile
2.Yahudileştirilemez de. Çünkü Yahudiler seçkindirler. Diğer tüm milletler onların hizmetkarlarıdırlar.Eğer herkes yahudi olursa Yahudiliğin ağırlılığı biter.Ehemmiyetsiz olur.
3.Ateistlik bu adamlar için yine bir tehdit unsurudur çünkü bir şeye inanmaya yönelirse bu muhtemelen İslam dini olur ve 1.Maddede ki durum ortaya çıkar.
Ya budist yada Hristiyan olmalıdır çünkü Budistlerin elini kessen, öteki elim var diye sevinir. Hristiyanlığı zaten kendileri değiştirdikleri için bir sorun teşkil etmez.
Bana gelen soruların çoğunda "Allah niye bu adamlara bu kadar çok imkan veriyor?" sorusu sorulmakta.
Güzel kardeşim sen sabahtan akşama kadar Televizyon seyret sonra bu adamlar eşek çalışsınlar.
Sen 8'de kalk (Gerçi sadece gözün açık oluyor. Zihin 7/24 kapalı), bu adamlar 6'da kalsınlar (Güneşin doğduğu saatlerde Melekler yeryüzüne iner ve rızık dağıtırlar.O saatlerde çalışanlar rızkı toplarlar). 20'lik gençlerimiz iş beğenmesin, yatsın. David Rockefeller 90 küsür yaşında "Başka neler yapabilirim?" deyip çalışsın. Sonra vay efendim niye bu adamlar neden bu kadar güçlü! Allah'ın isimlerinden birisi de "Adil". Yani Hakkıyla veren. Kimse kusura bakmasın abi. Çalışmıyoruz. Ve hak etmiyoruz.
Öncelikle Peygamber Efendimiz'in bahsettiği "Biz"lerin içine girmeliyiz. Kimler o "Biz"lerden olabilir.
"Bizi aldatan bizden değildir." (Müslim, İman, 164, Ebu Davud, Buyû, 50)
"Komşusu açken tok yatan bizden değildir."
"Yalan söyleyen bizden değildir."
"Irkçılığa (asabiyyeye) çağıran Bizden değildir; ırkçılık için savaşan Bizden değildir; ırkçılık üzere, asabiyye (ırkçılık) uğruna ölen Bizden değildir."
(Müslim, İmâre 53, 57, hadis no: 1850; Ebû Dâvud, Edeb 121; İbn Mâce, Fiten 7, hadis no: 3948; Nesâî, Tahrim 27, 28)
"Birbirinize sırt çevirmeyiniz. Birbirinize kin tutmayınız. Birbirinizi kıskanmayınız. Birbirinizle dostluğunuzu kesmeyiniz. Ey Allah'ın kulları kardeş olunuz."(Müslim İhya'u Ulum'id-Din Huccetü'l-İslam, İmam Gazali, cilt. 2, s.407)
Sen önce peygamber efendimizin bize bulunduğu nasihatleri uygula sonra bak bakalım Allah sana neler veriyor.
"Dünyayı değiştirecek olan dua değil, eylemdir." (Aliya İzzetbegovic) Tweetini attığımdan sonra bana resmen hakaret dolu e-mailler yağmaya başladı. Öncelikle şunu anlamakta yarar var. Dua 2 çeşittir, birincisi manevi dua ikinici maddi duadır. Öncelikle çalışıp Allah'a istediğimizi vücut dilimizle de söylemeliyiz.
Yoksa Peygamber efendimiz boşuna mı savaştı. Dua ederdi Allah da gökten melekleri gönderip savaşı kazandırırdı. Ama yok! Hem savaştı hem de dua etti.
Uzun lafın kısası, hem çalışacaksın hem de dua edeceksin abi. Yok öyle 3 kuruşa 5 köfte. Günümüzde öyle bir hal almış durumdayız ki beleşe köfte fabrikasını Allah'tan isteyecek hale gelmişiz.
"Müslümanları görseydim Müslüman olmazdım, iyi ki İslamı Kur'an'dan öğrenmişim." Demiş Cat Stevens yani müslüman olduktan sonra Yusuf İslam adını alan büyük insan. Ben bu sözü duvar kağıdı yaptım ve her bilgisayarı açtığımda karşıma çıkıyor. Bu bizim ayıbımızdır arkadaşlar. Kur'an-ı Kerim'in ilk emri, "Oku"'dur. Herkes okusun çalışsın, üretsin. Eğer tüketici olursanız, sistemin çarklarından biri olursunuz.
Bu arada unutmadan gelen e-mail ve tweetlerde, kamusal alanlarda bloğumuzun adresi yazılıyormuş.Yapmayalım lütfen kul hakkına girersek öteki alemde büyük sorunlar ile karşılaşabiliriz.
Yazımızda konu bütünlüğünün dağılmaması için çok fazla derine inemedik. Umarım kafanızdaki sorulara cevaplar bulmuşsunuzdur.
To be continued.....
(Bakara Suresi 102)
Hz.Süleyman ilk olarak halkın elindeki büyü kitaplarını toplattırdı ve büyü yapmayı yasaklattı. Eğer kalkışan olursa anında cezalandırıyordu. Çünkü tüm cinler Hz.Süleyman'ın emri altındaydı.
Masonlar en çok Hz.Süleyman'dan çektiler. Hz.Süleyman 72 büyük şeytana kendi mabedini yaptırdı. Büyü ile uğraşanlara ibret olması için o 72 büyük şeytanın boynuna köpek tasması gibi zincirler geçirdi ve it gibi çalıştırdı. Halka verilen mesaj ise "Sizin Allah'a karşı şirk koştuğunuz şeytanları büyük görmeyin. Bakın onlar değil Allah ile, benle bile baş edemiyorlar" idi.
Kur'an'da bunun ile ilgili ayet vardır.
"Bina ustası olan ve dalgıçlık yapan her bir şeytanı, zincirlere bağlı olarak diğerlerini de onun emrine verdik"
(Sad Suresi 37-38)
Mason kelimesinin anlamı = Duvarcı, duvar ustası
1 doların arkasındaki piramitteki her bir taş bir büyük şeytanı temsil eder ve 72 taştan oluşur.
Bu şeytanlar ve masonlar Hz.Süleyman'dan öyle bir korkarlar ki, öldüğünde bile 1 sene çalışmaya devam ettiler. Kimse cesaret edemedi kontrol etmeye. Sonra asasını bir böcek kemirerek çürüttü ve Hz.Süleyman'ın öldüğünü anladılar.
"Süleyman’ın ölümüne karar verip, icra ettiğimiz zaman, cinlere onun ölümünü sezdiren olmadı. Yalnız ağaç kurdu, Süleyman’ın dayandığı asâsını yiyordu. Asânın yenmesi sonucu, Süleyman yere yıkılınca, cinler aldatıldıklarını öğrendiler. Eğer cinler bilgi alanları ötesini, gaybı bilmiş olsalardı, o zillet içinde bırakan, alçaltıcı cezaya, mahkûmiyete benzeyen ameleliğe devam etmezlerdi."
(Sebe Suresi 14)
Daha sonra Hz.Süleyman'ın cinlere yaptırdığı mabet yıkıldı ve üzerine Mescid-i Aksa yapıldı. 1095 yılında papa II.Urbanas Şam bölgesine saldırı emrini veriyor. Yaklaşık 100.000 kişilik donanımlı bir ordu ile savaşa girerler ve savaş yaklaşık 3 sene sürer. Daha sonra Mescid-i Aksa işgal edilir. Tarihte benzeri olmayan vahşetler yaşanır. Rymond Agile, bir yahudi tarihçi şöyle anlatır olayı;
"Çok enteresan bir manzaradır. Kolları, bacakları ve kafaları ayırıp onlardan dağ oluşturdular. Süleyman tapınağı manzara daha da vahimdi, kan atlarımızın ağzına kadar yükselmişti." der.
İşte en berbat olaylardan birisi orada oluşur. Şövalyeler ikiye bölünür. Birisi hastaları tedavi etmek amaçlı olan Hospitaler şövalyeleri orada kalır, diğerleri geri döner. 1132 yılında hospitaler de ikiye bölünür. Hospitaler'in bir kısmı geri çağrılır, diğerleri de Tampler (Tapınak) şövalyeleri olarak Mescid-i Aksa'nın çevresinde özgürce hareket etme yetkisine sahip olurlar. Önceden sadece yaralıları tedavi ediyorlardı.
Bu tapınak şövalyeleri o bölgede bazı yahudi hahamlar ile tanışırlar ve onlardan hz.Süleyman ile ilgili bilgileri öğrenirler. İşte günümüzdeki masonluğun çıkış noktası burasıdır. Tapınakçıların liderleri olan Goldfrey ve Pine "Biz Süleyman tapınağında öyle bir hazine bulduk ki bize sonsuz bir güç bahşetti." Peki neydi bu gizli hazine? Cinler ve Şeytanlar ile iletişimi sağlayan büyü kitapları olan Kabala. Nicolas Gace'in Büyük Hazine Filminde de geçiyor bu muhabbet.
Resmen alay ediyorlar |
link burada http://www.youtube.com/watch?v=iapInawagto
Masonluğun duvar işçisi anlamına geldiğini söylemiştim. Peki neden Freemason diyorlar kendilerine ama neden mason değil de freemason? Çünkü masonlar yani Hz.Süleyman'ın zincire vurduğu şeytanlardır, Hz.Süleyman ölünce özgürlüklerine kavuşuyor ve Freemason ismini alıyorlar.
Bu İsrailoğulları bir türlü akıllarını başlarına toplayamadılar. Hep o büyüden dolayı divaneye döndüler. Allah onlara, siz sihir ve büyü mü seviyorsunuz, alın size Hz.Musa. Hiçbir büyücünün karşısında duramadığı peygamber. Şeytanlarla oynamayı mı seviyorsunuz, alın size Hz.Süleyman. Onları zincirlesin, kendisine köle yapsın. Babasız doğan çocuk mu istiyorsunuz, alın size Hz.İsa. Horus ile mitolojiye inanacağınıza gerçeğine inanın. Tabi İsrailoğulları yine bildiklerini okudular ve lanetlendiler.
Tabi sonrasında Şam tarafını bırakıp yalnızca Kudüs ile ilgilendiler. Bıraktıkları bölgeleri geri almaları için Krallar ve Papa onlara çok yüklü paralar verirlerdi. Zannediyorlardı ki bu adamlar çok inançlı hristiyanlar. Hiç Kudüs'ü bırakmıyorlar. Halbuki onların tek derdi Süleyman mabedidir. Neyse Krallar ve Papa bu adamlara eşek yüküyle para verirdi. Eğer parayı kabul etmezlerse arazi verirlerdi. Tampler de savaşırlardı sonrada gelir, görürlerdi ki aşırı zengin olmuşlar. Sonrasında halka yüksek faizli para dağıtarak servetlerine servet kattılar. Günümüz bankacılığının kurucuları da bu adamlardır.
1177 yılında büyük kumandan Selahaddin Eyyubi büyük bir ordu toplar ve bu lanetlik adamları Kudüs'ten kovar. O gün bugündür bir türlü o bölgeyi geri alamadılar. Neyse konumuza dönelim bu adamlar da Avrupa'ya geri dönmek zorunda kalırlar. Avrupa'da Kudüs bölgesinde yahudilerden öğrendiklerini uygulamaya devam ettiler.
Cinler ve şeytanlar insanlar günah işledikleri zaman yardımda bulunurlardı. Şimdi midenizi bulandırabilecek bazı bilgileri vereceğim. Kusura bakmayın ama günümüzde dünyayı yöneten ruh hastalarının yaptığı ritüellerden bahsetmek zorundayım. Kur'an ve Kıyamet" kitabında da geçer. Kötü cinlerden ve şeytanlardan güç alabilmek için 40 gün 40 gece ayaklarının altına kuran bağlar ve gezerler. Kendi idrarları ile abdest alırlar. Mahremleri (yani 1.derece akraba gibi evliliğin olamayacağı kişiler) ile ilişkiye girerler. Yoksa cinler ve şeytanlar bu adamlara yardım etmezdi. Bunlar müslüman olup bu pisliğe bulaşanlar için geçerli.
Tampler Şövalyeleri ise kızları hamile bırakmak, ölülerin küllerini yemek, şeytanlar ile yatmak, eşcinsellik, şeytana tapmak ve bunun gibi yüzlerce pislik. Tabi bunlar halk tarafından fark edilip Papa'ya ve Fransa kralına ulaşınca kıyamet kopar. Papa'nın emri ile ölüm fermanları yayınlanır. Görüldükleri yerlerde öldürüleceklerdir.
Jacques de Molay yani onların büyük üstadı. DeMolay'ın Walt Disney'in bağlı olduğu loca olduğunu söylemiştim. Jacques de Molay Fransa kralı tarafından diri diri yakılır. Diğer üstadları da canice öldürülür. Tapınakçılar İskoçya'ya kaçarlar ve İskoç Riti'ni kurarlar. Sonra da intikam yemini ederler. "Sen Fransa kralı, sen bizim başımızı kestin ya. Biz de senin soyunu kurutacağız. Senin krallığını ortadan kaldıracağız.Ve sen Papa, sen bizim inançlarımızla alay ettin ve bizi inançlarımızdan ötürü kovdun ya. Biz de senin inançlarını yok edeceğiz. Sana inananlar bizim efendimize tapacaklar" yeminleri bu şekildedir. İskoç riti 13 basamaktan oluşur. Çünkü 33 basamak olursa üstad çıkması çok zaman alırdı.
Hospitaler şövalyeleri ikiye ayrılıp bir kısmı Avrupa'ya geri dönmüş, diğerleri de Tapınak şövalyeleri adını aldığını söylemiştik. İşte Papa istemeden bu Hospitaler şövalyelerine en büyük cezayı veriyordu. Sizin servetinizde gözümüz yok demek için Tapınakçıların tüm paralarını Hospitaler şövalyelerine verdi. Tabi hospitaler bunu bir mükafat olarak algıladı. Halbuki bu Tapınakçıları kendilerine düşman ilan etmekten başka bir işe yaramadı. O paradan bir hayır da göremediler ve Tapınakçılar bunları Malta'da yakalayıp ibret olması için ellerini, ayaklarını keserek bıraktılar.
Tapınakçılar İskoçya ve İngiltere'de denizcilik akademisini kurdular. İngilizlere de altı demirden olan gemilerin yapımını öğrettiler ve denizden sömürü dönemi başladı.
Papalık Makamının Ele Geçirilmesi
Tapınakçılar sömürgeler sayesinde çok büyük bir servet sahibi oldular. Kilise'nin savunduğu "dünya tepsi şeklindedir" fikrini coğrafi keşifler ile yıkan Tapınakçılar, halka "Kilise sizi kandırıyor. Kendi doğrularından başka bir şey öğrenmenizi istemiyorlar" diyerek isyan ateşini başlatıyor. Protestanlığı da ortaya atıyorlar ve arkalarına Osmanlı Devletini de alarak sağlam adımlar ile papalık makamını ele geçiriyorlardı. Tarihi bilgiler ile sizi çok yormak istemem yalnızca Günümüz hristiyanlarının Allah'a değil şeytana taptıklarını ve Hz.İsa'yı değil Deccal'in gelişine hazırlandığını söylemekte yarar var. Teslis inancı, Antik Mısır'da ki İsis - Horus - Ra inancının isim değiştirmiş hali olduğunu söylemekte de yarar var.
Görüntüler ile de kanıtlamak gerek..
Tesadüf tabi |
Vatikan'ın bahçesinden bir görüntü |
Önce Hristiyanlık dinini değiştirip kendi inanışlarını koydular. Sonrasında da Zeitgeist gibi yapıtlar ile "Din diye bir şey yok. Bakın Antik Mısır'dan etkilenmişler" diyerek insanları inançsızlandırmaya çalışıyorlar.
Amerika'nın Kuruluşu
Avrupa'yı kontrolleri altına alan Masonlar kendilerine yeni sömürge alanları bulmaya çalıştı. Kabala ile aldıkları istihbaratlara göre keşfedilmemiş yeni yerler vardı. Bunun için ekonomik ve silahlı olarak çok büyük bir ordu ve güç oluşturarak gemilere yüklediler ve gemilerin başına da Kristof Kolomb'u koydular. Kristof Kolomb da bir masondu. Yeni yerler bulmak için gönderilen Kristof Kolomb uzun bir yolun sonunda karaya varmıştı ancak tarihin belki de en rezil keşfini yapmıştı. Amerika kıtasına gelen Kristof Kolomb, orayı Hindistan zannetmişti. Bu yüzdedir ki Kızılderililere hintli manasına gelen "İndian" diye hitap etmiş ve geri dönmüştür.Günümüzde bile böyle hitap edilmektedir.1500’de Brezilya’ya ayak basmış olan Cabral da Hindistan’a geldiğini sanmaktaydı. Amerika’nın Hindistan olmadığını anlayan 1507’de kıtaya ayak basan Americo Vespuci olmuştu.
1776 yılına kadar Masonlar diğer ülkelerdeki "kardeşleri" vasıtasıyla oralardaki insanları öldürtmüş bir nevi temizletmiştir. 1776 yılına geldiğimizde Masonların Avrupa'dan Amerika kıtasına geçmesi gerektiğini hisseden "Kardeşler" Avrupa'da İlluminati oluşumunu kurarak Avrupayı onlara emanet eder ve Amerika'yı kurmaya giderler. Amerika'nın kurulmasının asıl sebebi Deccal'in gelişi için dünyanın hazır olması gerekli. Vaat edilmiş toprakların temizlenip yalnızca Deccal'in sistemine hazır olmalıdır. işte bu yüzden Amerika'yı kurarak, kurulacak olan bir dünya devletinin provasını yaptılar.
Abi iyi hoş diyorsun da biraz da kanıt koysan olmaz mı diyenler için delilleri masaya yatıralım.
En büyük delil, hiç şüphesiz 1 doların arkasındaki tamamlanmamış piramittir |
1 dolar'ın sağ tarafındaki kartalın üstündeki yıldızlardan da israil bayrağındaki 6 köşeli yıldıza denk geliyoruz. Assassin's Creed'de de kartal'ın suikastçileri temsil ettiğini söylemiştik. 1 dolarda o kartal boşa konulmamıştır.
Özgürlük anıtında da mühürleri bulunmakta |
Şerif yıldızı neden 5 köşeli değilde 6 köşeli? |
Haaa unutmadan Assassin's Creed III'de de Amerika'yı kuruyoruz!
Artık Masonlar çok güçlü bir hal almışlardır ve hedef ise Vaat edilmiş topraklardır. Tabi Fransa'dan daha intikam almış değillerdir. Ve Fransız bildirgesini yayınlarlar. Fransız bildirgesi ile 1 taşla 2 kuş vurmuşlardır. Hem milliyetçilik akımı ile Osmanlı'yı parçalama hem de Fransa'da krallığı yıkarak intikam alma ile amaçlarına ulaşırlar. 1.Dünya savaşı ile krallıklara ya son verilmiş ya da pasifleştirilmiştir. Çünkü Krallar izin vemezse rahat hareket edemezlerdi ancak demokrasi ile sendikalar aracılığıyla istedikleri kanunları çıkarabilirlerdi. İsterseniz Fransız bildirgesini bir analiz edelim kabataslak olarak.
1) Tepedeki tek gözü söylemeye gerek yok sanırım.
2) Sağdaki melek vb her neyse artık elinde bir asa tutmaktadır.Asa güç ve otoriteyi temsil eder. Asayı tek göze yani illuminati/Masonlara tutmaktadır. Özetle tek otorite biziz demeye getiriyorlar.
3) Soldaki kadın zinciri çıkarmış yani kölelikten kurtulmaya işaret ediliyor. Ancak elbisesinin altından başka bir zincir geçmekte anlamı ise artık görünürde değil gizli ve sistemli köleliğe işaret ediliyor
4) Sağdaki meleğin kanat rengine dikkat ederseniz, beyaz olmadığını fark edersiniz. Siyah ise kötülüğü temsil eder ve bu da Fallen Angel yani düşmüş meleklere işaret eder.
5) Soldaki kadın zinciri çıkardığı halde yukarıdaki tek göze bakmakta yani ne kadar özgür olursan ol hep gözümüz üzerinizde demeye getiriyorlar
Özet olarak, Yaptığımız işler insanlar için faydalı görünecek fakat onları daha da fazla köleleştirecek.
Bu plan avrupada tuttu ancak Osmanlı'nın kontrolündeki vaat edilmiş topraklarda yeteri ilgiyi görmedi. Sebebi ise Abdulhamit Han'dır. Kim ne derse desin 20.yüzyılda Siyonistlerin başına bela olmuş adamdır. En çok Abdulhamit Han'dan çekti bu siyonistler. Her eve telgraf teli çekti ve kim bir ajanı ihbar ederse ödüllendirdi. Atatürk ile kazandığımız kurtuluş savaşında o telgraf tellerinin önemi hiçte az değil. Osmanlı'nın yıkılışını yaklaşık 40 sene uzatmıştır. Eğer mason tarihçilerimizin dediği gibi Abdulhamit Han hain olsaydı, tüm borçların silinmesi karşılığında filistin topraklarını Rothschild ailesine satardı. (Osmanlı'nın borçlarının neredeyse hepsi Rothschild ailesinedir.)
Asıl vatan hainleri içerideki yahudi dönmeleri ve sabetayistler olan İttihat ve Terakkicilerdir. Daha söylenecek çok şey var ama neyse biz konumuza geri dönelim.
Fazla söze gerek yok kanımca. |
Theodor Herzl Basel'deki toplantıdan sonraki sözü "Ben İsrail devletini kurdum ve 50 sene sonra ayağa kalkacaktır. Şimdi nasıl olacağına bakacağız."
Theodor Herzl'e göre 2 büyük sorun var bu İsrail devleti için birincisi "Para" diğeri ise bizi dünyaya kabul ettirecek teşkilattır.
Para sorununu IMF ile çözdüler. Kendilerini dünyaya kabul ettirecek teşkilat ise Milletler Cemiyeti'dir.
İşte İsrail devletinin kurulacağına dair İngiltere'nin Rothschild ailesine verdiği teminat. İmza İngiliz Dışişleri Bakanı Arthur Balfour'a aittir.
1936 yılında İngiltere'nin kontrolünde olan Filistin topraklarına ait alanda, İngiltere Araplar ve Yahudiler iki ayrı devlet kursunlar diye açıklama yapıyor. 1 sene sonra Mustafa Kemal Atatürk sert bir şekilde tepkisini ortaya koyuyordu.
"Orta Doğu'da bir Yahudi devleti kurulacakmış. Kanımız pahasına karşı çıkarız. Böyle bir şeye asla müsade etmeyiz."
(Hakimiyet-i Milliye Gazetesi - Atatürk'ün kendi gazetesidir)
İnanmayan varsa 1937 yılına ait Hakimiyet-i Milli gazetelerine baksın. Zaten mason localarını kapattırma emrini verdiği için Rusya'da "Sarı Lider" diye hitap edilip, ölüm emri çıkarıldı. Kendisine de mesaj gönderilmişti.
Kahin mahin hikaye. Resmen ölüm mesajı göndermişler |
O halı hala orada haberlere bile çıktı işte linki http://www.youtube.com/watch?v=DlFjAOiIj9s
Ve tabi Atatürk söyledikleri tarihte öldürülüyor. Çünkü Japonya yada Fransa başkanı bu sözü söylese bu kadar ehemmiyetli olmaz ama eğer vaat edilmiş topraklar üzerinde bulunan bir ülkenin lideri söylemiş ise çok büyük bir tehdittir onlar için. Turgut Özal'da "Musul ve Kerkük bizimdir" dedikten kısa bir süre sonra öldürülmüştür.
Bu ruh hastalarının asıl hedefi tek dünya devletidir. Bu yüzden dünyayı Hristiyanlaştırırlar. Sebepleri de şunlardır.
1. Müslümanlaştırılamaz çünkü İslam dininde cihad ve şehitlik gibi özel durumlar olduğu için öldürsen bile Müslümanlar için mükafattır. İşin metafizik boyutuna girmiyorum bile
2.Yahudileştirilemez de. Çünkü Yahudiler seçkindirler. Diğer tüm milletler onların hizmetkarlarıdırlar.Eğer herkes yahudi olursa Yahudiliğin ağırlılığı biter.Ehemmiyetsiz olur.
3.Ateistlik bu adamlar için yine bir tehdit unsurudur çünkü bir şeye inanmaya yönelirse bu muhtemelen İslam dini olur ve 1.Maddede ki durum ortaya çıkar.
Ya budist yada Hristiyan olmalıdır çünkü Budistlerin elini kessen, öteki elim var diye sevinir. Hristiyanlığı zaten kendileri değiştirdikleri için bir sorun teşkil etmez.
Bana gelen soruların çoğunda "Allah niye bu adamlara bu kadar çok imkan veriyor?" sorusu sorulmakta.
Güzel kardeşim sen sabahtan akşama kadar Televizyon seyret sonra bu adamlar eşek çalışsınlar.
Sen 8'de kalk (Gerçi sadece gözün açık oluyor. Zihin 7/24 kapalı), bu adamlar 6'da kalsınlar (Güneşin doğduğu saatlerde Melekler yeryüzüne iner ve rızık dağıtırlar.O saatlerde çalışanlar rızkı toplarlar). 20'lik gençlerimiz iş beğenmesin, yatsın. David Rockefeller 90 küsür yaşında "Başka neler yapabilirim?" deyip çalışsın. Sonra vay efendim niye bu adamlar neden bu kadar güçlü! Allah'ın isimlerinden birisi de "Adil". Yani Hakkıyla veren. Kimse kusura bakmasın abi. Çalışmıyoruz. Ve hak etmiyoruz.
Öncelikle Peygamber Efendimiz'in bahsettiği "Biz"lerin içine girmeliyiz. Kimler o "Biz"lerden olabilir.
"Bizi aldatan bizden değildir." (Müslim, İman, 164, Ebu Davud, Buyû, 50)
"Komşusu açken tok yatan bizden değildir."
"Yalan söyleyen bizden değildir."
"Irkçılığa (asabiyyeye) çağıran Bizden değildir; ırkçılık için savaşan Bizden değildir; ırkçılık üzere, asabiyye (ırkçılık) uğruna ölen Bizden değildir."
(Müslim, İmâre 53, 57, hadis no: 1850; Ebû Dâvud, Edeb 121; İbn Mâce, Fiten 7, hadis no: 3948; Nesâî, Tahrim 27, 28)
"Birbirinize sırt çevirmeyiniz. Birbirinize kin tutmayınız. Birbirinizi kıskanmayınız. Birbirinizle dostluğunuzu kesmeyiniz. Ey Allah'ın kulları kardeş olunuz."(Müslim İhya'u Ulum'id-Din Huccetü'l-İslam, İmam Gazali, cilt. 2, s.407)
Sen önce peygamber efendimizin bize bulunduğu nasihatleri uygula sonra bak bakalım Allah sana neler veriyor.
"Dünyayı değiştirecek olan dua değil, eylemdir." (Aliya İzzetbegovic) Tweetini attığımdan sonra bana resmen hakaret dolu e-mailler yağmaya başladı. Öncelikle şunu anlamakta yarar var. Dua 2 çeşittir, birincisi manevi dua ikinici maddi duadır. Öncelikle çalışıp Allah'a istediğimizi vücut dilimizle de söylemeliyiz.
Yoksa Peygamber efendimiz boşuna mı savaştı. Dua ederdi Allah da gökten melekleri gönderip savaşı kazandırırdı. Ama yok! Hem savaştı hem de dua etti.
Uzun lafın kısası, hem çalışacaksın hem de dua edeceksin abi. Yok öyle 3 kuruşa 5 köfte. Günümüzde öyle bir hal almış durumdayız ki beleşe köfte fabrikasını Allah'tan isteyecek hale gelmişiz.
"Müslümanları görseydim Müslüman olmazdım, iyi ki İslamı Kur'an'dan öğrenmişim." Demiş Cat Stevens yani müslüman olduktan sonra Yusuf İslam adını alan büyük insan. Ben bu sözü duvar kağıdı yaptım ve her bilgisayarı açtığımda karşıma çıkıyor. Bu bizim ayıbımızdır arkadaşlar. Kur'an-ı Kerim'in ilk emri, "Oku"'dur. Herkes okusun çalışsın, üretsin. Eğer tüketici olursanız, sistemin çarklarından biri olursunuz.
Bu arada unutmadan gelen e-mail ve tweetlerde, kamusal alanlarda bloğumuzun adresi yazılıyormuş.Yapmayalım lütfen kul hakkına girersek öteki alemde büyük sorunlar ile karşılaşabiliriz.
Yazımızda konu bütünlüğünün dağılmaması için çok fazla derine inemedik. Umarım kafanızdaki sorulara cevaplar bulmuşsunuzdur.
To be continued.....
Atatürk'ün ölümünü araştırıyordum bu bilgiler ilaç gibi geldi eyvallah
YanıtlaSilAtatürk yazınca google demekki masonluk geliyor
SilMason localarını kapattırıp her türlü faaliyetlerini engellediği için olabilir mi ak beyinli kardeşim?
SilAllah razı olsun kardeşim
YanıtlaSilGüzel yazı merakla bir çırpıda okudum ama oyunla ilgili önemsiz bir iki yanlış buldum. revelations adlı oyunda şehzade ahmed ile taht yarışına giren sultan selimdir süleyman değildir. al muallim hasan sabbah değildir dolasıyla nizamülmülkü de öldüren altair değildir.
YanıtlaSilHasan Sabbah için kesin bir şey söyleyemem ama verdiğim linkte 3:10'dan kendisi "I am Suleiman" diyor http://www.youtube.com/watch?v=Jcwimm0F88A
Silevet kardeşim o süleyman ben yok demedim.taht yarışına girmiyor selim ile ahmed giriyor. SPOILER --- oyunun sonunda şehzade ahmed'i öldüren yavuz sultan selim zaten.
SilTeşekkürler uyarın için. Hata düzeltildi.
Silkardeş kul hakkından bahsetmişsin ama anlattıklarının çoğunu BİREBİR bu linkteki http://www.youtube.com/watch?v=tt62_vwuQT8 iranlı abimiz anlatmış. o kadar kopyalamışsın aynısını bi kaynak falan belirtseymişsin ne biliyim hani teşekkürler falan yazsaymışın keşke.
YanıtlaSilyorumunu gören hepsi oradan zannedder. bende o abinin sersini izledim ve yalnızca masonluk tarihinin başında oradan faydalanmış. Kanuni sultan süleyman ve Assassins creedden bahsediyor muydu? Yada abdulhamitten?
SilGüzel kardeşim. Öncelikle bana hırsız dediğin için benim hakkıma sen girdin.
Silikincisi, soru sorma adabını bilmiyorsun sanırım. Aslında "Kardeş bu yazıyı yazarken bu video'daki aibimizin anlatımından yararlanmışsın ve kaynak belirtmemişsin. Bu kul hakkına girmez mi?" şeklinde olmalıydı.
Üçüncüsü ben zaten ALİ EKBER RAEFİPUR abiyle iletişime geçip iznini aldım ve Ufo Fenomeni,Cinler ve Etkileri yazımda "Bu videoyu izleyen çok şey öğrenir http://www.youtube.com/watch?v=AaUyfZirU14" diye belirttiğim alanda linki paylaştım. Serisinin linki de sağda çıkıyor zaten.
Ben yorumlara dokunmuyorum. Eleştiri kaldıramayanlardan değilim ancak sen resmen benim emeğimi bir bilgi hırsızlığı şeklinde gösterdiğin için kendimi bu açıklamayı yapmak zorunda hissettim. Kul hakkıma girdin ve senden bir özür bekliyorum. Sana benden önce yanıt veren arkadaşa da teşekkür ederim
soru sorma adabım kimseyi ilgilendirmez, zaten internette kimseden soru sorma adabı falan bekleme, hakaret etmesinler yeter :) ayrıca kusura bakma kardeş konuşup iznini aldığını hiç düşünmemiştim demek bu kadar kul hakkına riayet ediyosun, helal olsun. ne diyeyim hakkını helal et.
SilBenim bu yazıyı hazırlayan arkadaşla falan bir ilgim yok da, bu tarz bir üslup kullanan bir akılsıza dayanamadım. "Soru sorma adabım kimseyi ilgilendirmez, zaten internette kimseden soru sorma adabı falan bekleme, hakaret etmesinler, yeter." de ne biçim bir savunma? İnternette yazılan bu yazıyı hayaletler mi yazdı sanıyorsun? Karşında gerçek bir insan var ve sen bu kişiyi uzaktan ya da yakından, hiçbir şekilde tanımıyorsun ve hakkında hiçbir şey bilmiyorsun. Nasıl olur da gerçek hayatta yapamayacağınız şeyleri buralarda rahatça yapabiliyorsunuz? İyi geniş adammışsın, vesselam.
SilŞimdi bu yazıyı bir gün okursan aklına gelir, "madem öyle, sen nasıl böyle konuşabiliyorsun benimle" diye... Sen benim karşımda da olsan bu üslupla konuşurdum.
Yahu şu işleri bırakın artık yok orda göz vardıda burda üçgen yok ısırıklı elma yok mason lan gidin biraz ISLAM OKUYUN sonuçra ölüm herkeze gelecek bu adamlar zaten ölünce cehennemw VIP bilet aldıklarını biliyorlar o yüzden son toplarını oynuyorlar benim bi büyüğümün bi lafı vardır "Haram helali geçince işte o zaman korkmayacaksın" OKU ÇALIŞ IBADET ET gerisi boş .
SilKanka boşver milleti. Eline sağlık güzel yazmışsın.
YanıtlaSilVay ne panpa demek işin sırrı kabaladaymış
YanıtlaSilAssassins creedin subliminali kotuluge karsi savasanlarin oldugunu gostermek ama assassinler musluman degil iste olay orada altair codexi yazarken bunu yazmisti ama birdeb bakiyorsunki yunan tanrilari cikiyor oyunda kisacasi new age avi... Al mualimin ise resudaddin sinan oldugu soylenir( sabbahin adami)
YanıtlaSilTeşekkürler kardeşim güzel yazı. Eline sağlık.
YanıtlaSilEmeğinize sağlık devamını bekliyoruz...
YanıtlaSilAssassins Creed Üzerinde pek durmamışsın. Sanırım onu APPLE ve KABALA örneğini vermek için yazmışsın... Ama diğer bütün bilgileri beğendim, helalliğin var, uğraşmış hazırlamış emek döküp yazmışsın, eline sağlık...
YanıtlaSilArkadaşım bazı kaynakların asılsız, k.bakma ama aşırı saçma geldi bana... Kabalada da bir figür var demişsin, bir resim koymuşsun, resimde yılan adama sarılmış filan... Resimin kabaladan alındığına emin misin? Yoksa bulup bir yerden yapıştırdın mı?
YanıtlaSilYazılarını çok beğeniyorum, okuyorum da, ancak çoğu kaynak asılsız gibi geldi bana ki çoğu da öyle, (asılsız derken, uydurma olmayabilir ama o kaynağın nerden alındığını da bir göster)
Bir de Yahudiliği anlattığın çoğu bölümde Kadir Mısıroğlunun ağzından yazmışsın, birebir aynı cümleler var. Mısıroğlunun Atatürk düşmanı olması beni ilgilendirmez, ben adamın araştırmalarına ve orjinalliğine bakarım, bu yüzden ben de yutub dan bakıyordum bir ara (benim blogu ilk açtığımda :P) Ancak o adamın felsefisini yansıtan görüşlerin var... O adamı dinle, araştır, oku ama düşüncelerini pek benimseme derim...
Ayrıca böyle alıntılar yaptığında kaynak gösterirsen iyi olur, maluum biri çıkıp bas bas bağırıyor sonra :D
Kısacası alıntı yaptığın yerleri
yazılarının hepsi alıntı ve eski şeyler yeni bir şey yok... insanlara alıntı oldugunu söylemen gerekli bence...her yerden bir şey almışmışsın copy paste yapmışsın
YanıtlaSilKardeşim güzel yazmışsın eğer ahit sandığı ve tapınak şövalyeleri hakkında daha fazla bilgi istiyorsan Erich Von Daniken in - Tanrıların arabaları ve Tanrıların ayak izleri kitaplarını okumanı tavsiye ederim.Adam kitapta çok detaylı anlatmış.Tek kötü yanı adamın kafayı uzaylılarla bozmuş olması ama Yahudilik ile ilgili verdiği bilgiler çok doğru. Okumanı öneririm.Yeni yazılarının gelmesini bekliyorum.
YanıtlaSilArkadaşlar, ben de alıntıların farkındayım. ama ben de bu konuları araştırıyorum ve bişey kaçırmadıysam hepsi doğru aktarılmış. alıntıların kaynaklarını bende isterdim ancak adminin işini bu çok uğraştırırdı.çünkü çok fazla alıntı var.daha önce bunlara rastladım ve bi çoğunun yerini biliyorum. bu derleme gayet iyi ve açıklayıcı.konu linkler aracılığıyla videolarla çok iyi desteklenmiş.( özellikle masonluk hakkındaki yazılar ali ekber raefipur (emin deilim isminden) isimli birine ait. youtube a israiloğulları ve şeytan yazarsanız bulursunuz).alıntı olayını unutup arkadaşa teşekkür edelim. sağlam çalışma olmuş tebrik ederim.
YanıtlaSilGüzel uğraşmışsın fakat yanlışların var, yeterince araştırmamışsın, hazırlara konmuşsun.
YanıtlaSilÖncenlikle Hasan Sabbah, Ömer Hayyam ve Nizamımülk'ün birlikte okuduğuna dair bir kaynak yok. Aralarında çok büyük yaş farkları var zaten. Gidip Semerkant okuyup orada yazanları getirmiş gerçeklermiş gibi koymuşsun ortaya. O kitap bir romandır, kurgudur, istersen yazarı Amin Maalouf'a sorabilirsin.
Oyuna gelince oyunda Haşhaşiler(ki düşmanları tarafından atılan boktur bu haşhaş olayı) yani Assassin tarikati olarak, dünyayı ele geçirmeye çalışan Templar'lara yani Masonlara karşı mücadele veriyoruz. Sen bütün olayı yanlış anlamışsın. Bu arada 2. oyunda hologramı görünen Minerva'yı da iyi anlamamışsın. Orada elmayı çaldılar falan demiyor, kısaca roma tanrıları olarak anıldıklarını ama aslında tanrı olmadıklarını, yine de insanları onların kendi suretinde yarattığını ve insanlardan çok üstün olduklarını, sonra insanların ihanet ettiğini, kendi ırkının güçlü ama insanların sayıca üstün olduğunu, savaş çıktığını falan sonra felaketler olduğunu, sonrasında ise belli tapınaklar ve apple of eden dedikleri parçaları yaparak dünyayı kurtardıklarını falan anlatıyor ve artık kendi ömürlerinin bittiğini, dünyayı yeni felaketlerden korumak için elmaları tekrardan bulmaları gerektiğini anlatıyor. Bu arada orada adı geçen roma tanrıları Minerva, Juno ve Jüpiter sırasıyla yunan tanrıları Athena, Hera ve Zeus'a denk geliyor ve bu üçünün aralarında olduğu bir grubun savaşa karşı olduklarını ve dünyayı felaketlerden korumaya çalıştıklarını anlatıyor.
Oyunda Truth kısmında iki çıplak kişinin(adem ile havva) ellerinde bir elmayla kaçtığını görüyoruz ama dediğin ile pek uyuşmuyor. Orada insanları çalıştıranların kim olduğu da belli değil.
Yani lafın kısası yeterince kaynak araştırmadan, iyi delillerin olmadan yazı yazma. Niyetin iyi olabilir ama insanları yanlış yönlendirmenin vebalini alabilir misin?
Bu arada oyunda taht kavgaları gerçekte olduğu gibi Yavuz Sultan 1. Selim ile abisi şehzade Ahmet arasında geçiyor. Süleyman zaten Ahmet'in oğlu olduğu için ve başta dedesi 2.Bayezid olduğundan kendisi taht kavgası edecek bir konumda değil.
YanıtlaSilsüleyman selimin oğlu
SilSağolasın kardeş işime yaradı.
YanıtlaSilKardeşim eline sağlık konuyu dağıtmadan düzen içinde çok güzel anlatmışsın.
YanıtlaSilÖncelikle emeğine sağlık..sitenin ismine uygun bir hareket oldu ve gerçekten uyandım..Kaynak konusuna gelince;yeterli bilgiye sahip olmadığımdan yorum yapamayacağım fakat en azından bir yerlerden başlamama vesile oldunuz..
YanıtlaSilAllah senden razı olsun çok güzel çalışma olmuş emeğine, eline, yüreğine sağlık.. çalışmalarının devamını bekliyoruz..! Gerçekten çok teşekkürler..!
YanıtlaSilBenim anlamadığım birşey var sayın yönetici bey hasan sabbahın kurduğu örgüt hala aktiv mi veya hasan sabbahın kurduğu örgüt mason mu masonsa hani masonluk mısırda firavundan gelmekteydi ?
YanıtlaSilBu nasıl yazı yahu allak bullak oldum.bilgileri sindirmem için tekrar en baştan okumam gerekecek.oyunlarda bile beynimizi mikiyorlar.lanet olsun bunlara.ellerine sağlık mükemmel bir yazı.
YanıtlaSil31 martta Abdülhamidi deviren hareket ordusunun başında Atatürk vardı hatırlatırım.
YanıtlaSilKafan çok güzelmiş kardeş, güle güle kullan.
YanıtlaSilHayatın Şifreleri ve İlluminati hakkında aydınlatıcı bilgiler...
YanıtlaSilŞifreler - İlluminati : https://www.facebook.com/217991505021607
Ya bi sey sorcam assassin creedte tapinakcilari olduruosak ozaman nasil oynattigimiz karakterler mason oluo masonlar tapinakcilar ayni safta nasi si bu ya.Hem oyunun bu videosunda tapinakcilar yenu bir duzen kurmak istiorlar dio yeni dunya duzeni dio bizleri kolelestitmeye calisiorlar dio masonlarin tapinakcilarin illumunatinin amaclarundan bahsedio ve engel olunmasi gerektigin soluo oyunda simdi assassins creedte nasil sbliminal mesajlar oluo yani anlamadim ki oyun dunya uzerindeki oynan oyunlari ve engel olunmasi gerektiini anlatio bu konuda benim kafam karisti lutfen yardimci olun
YanıtlaSilBu yazya bakınca benimde kafam karıştı assasinlern nasıl mason olduğu karışık AMA
Silassasinler nasıl mason olduğu [Spoiler] assasins creed 3 te belli oluyor oyundaki boston tünellerinin felan masonların kontolünde olduğundan bahsediliyor ve acRevo da olan assasins görevleri şimdi mason semnolüyle gösteriliyor baştan sona oynayınca assasinler mason olduğu gibi bişey anlaşılıyor
ABİ O ZAMAN SİKTİR GİT HİÇ Bİ OYUNU OYNAMA HİÇ BİR FİLMİ İZLEME YA. YAZDIGIN ŞEYLERİN %90'I YANLIŞ ZATEN
YanıtlaSilBana katılmayabilirsiniz fakat Assassin's Creed serisinin mosanlara karşı olduğunu düşünüyorum ve umarım öyledir. Gelin şöyle bi göz atalım, amacım oyunu tanıtmak değil düşünceme delil göstermek.
YanıtlaSilYazım spoiler içerecek ama sorun etmeyin ben seri ile ikinci oyunla tanıştım bir problem olmuyor.
İlk oyunda Al Muallim (Muhtemelen bu kişi Hasan Sabbah) en yetenekli suikastçisi Altair'i (İbn-i Tahir) Cennet Elması adılı süper güçleri olan bir dalgayı alması yolluyor, Altair cismi ele geçiriyor fakat bunu yaparken bir kaç suikastçi kuralını çiğnediği için rütbesi düşürülüyor. Tekrar yükselmesi için Al muallim ona dokuz önemli tapınakçı ismi öldürmesi gerektiğini söylüyor tabiki kendi çıkarını gözeterek. (Spoiler) Altair dokuzuncu tapınakçıya suikastını yapıyor. Tapınakçı iti can çekişirkene Altair'e onuncu Tapınakçının varlığından söz ediyor. Bilin bakalım kim ? Tabiki Al Muallim. Altair Masyaf'a (Masyaf Haşhaşi'lerin ((Assasin)) önemli bir kalesiydi) geri dönüyor ve Al Muallim'in elmayı kötü amelleri için kullandığını görüyor. Ardından onuda pıçaklıyor.
Altair Elma'yı ele geçiriyor ancak asla kötü amaçlar için kullanmıyor ve tarikatı, gizli, adalet dağıtan bir örgüt haline getiriyor. Yani bir saattir anlatmaya çalıştığım; AC serisi boyunca canlandırğımız karakterler hep doğru yolu bulmuş suikastçiler.
''EEE? Altair oyunun kapağında tek göüyle bize bakıyor'' diyceksiniz. Evet bakıyor ama oyunun amacı mason gibi gözükmek olabilir belkide. Hem sonraki oyunların afişlerinede bakabilirsiniz böyle bir tek gözle bakma olayı yok.Sanırım sonradan imana geldiler. Ve o sembollere hep düşmanlarımız yakın bölgelerde rastlıyoruz.
Sonuç olarak her insan herşeyden istediği mesajı alır. Bu oyunda tapınakçı ölürmüyormuyuz biz? Var olan düzeni korumaya çalışmıyormuyuz yani ADALET i. Benim ecdadım atalarım tapınakçıydı masondu dinlemedi islamı yaymak için için şehit düştü. Ve sen. Hala''İllüminatiden korkulurmu, illüminati ile dalga geçilirmi'' gibi sorular soran din kardeşim. Neyden korkuyorsun, kimki onlar. Hepimiz ölceğiz. Sen yeter ki duyarsız kalma inancını koru. Masonlar zaten lanetlenmiş bir millet olduklarını biliyorlar ve Cehenneme gitmeden önce odun toplamaya çalışıyorlar, sen onlara karşı durmaktan vazgeçme.
Gelelim şu Assassin's Creed III' teki ABD'yi kurma muhabbetine. Üçüncü oyunda canlandırdığımız karakter bir kızıderili. Yani muhtemelen yağmur damlalarına tapıyor. Çocukkene köyü Dingilizler tarafından yakılıyor ve intikam yemini ediyor. İntikam yolunda, yolu Amerikan kolonileri ile kesişiyor ve ister istemez onlara yardım ediyor ve ABD'yi kuracak birkaç olayı tetikliyor. Meseli bu.
Assassin's Creed serisi çok güzel bir oyun, oynayın derim.
Assasin.
Ubisoft'un Apple'a ait bir oyun şirketi olduğunu biliyor muydun ? Blogda zaten Apple'nin ne b*k olduğu yazıyor. Artık devamını sen getir. Ayrıca Ubisoft'un çoğu oyununda Masonik semboller vardır. Örnek olarak Watch Dogs da bir Ubisoft oyunudur. Watch Dogs'da Clara adlı karakterin göğüsünde piramit ve tek göz dövmesi vardır. Bunu da kanıtla ? Assassin'S Creed'in de bir çok yerinde var. Ayrıca Prince of Persia'da da. Şimdi saysam bitmek bilmez.
SilARKADAŞLAR CRYSIS TÜRKLER YAPMIŞ LAF ETMEYİN LAN
YanıtlaSilŞuna inanan,bunu yazan varsa komplo teorileriyle dolu paranoyak ömrüyle mutluluklar.Resmen akp seçmeninin nereden bu safsataları uydurduğunu anlamış oldum."iş beğenmiyor" kısmına gül gül öldüm.Sen hem kapitalist,mason sistemi anlatacaksın sonrada 800 lira günde 12 saat çalışmayanlara 'iş beğenmiyor bizim gençlerimiz.rockefeller öylemi hiç" diyeceksin.Ruh hastası ikiyüzlüler sizi
YanıtlaSilCennette hayvanın işi ne
YanıtlaSilDünyayı cinlerin kontrolünde ki insanlar yönetiyor beyler kanıtlamak zor ama oyle yada cinleri kontrol eden insanlar ikisinden biri
YanıtlaSilYorumları okudum kafam bildiğin allak bullak oldu önce bu adamn dediklerini doğru sanardm şimdi ise internetten bişeler okuyarak hiçbişey elde edemeyeceğmi anladm bende ac serisini türkçe çeviri ile oynamş birisiyim ve bu bilgiler tam bir işsizlik allah aşkına buneyin nesidir yok orda mesaj göz illü var mar bırakın şu işleri boş insan işi bunlar yazanda boooş okuyanda . Bunu okuyunca haşhaşin olunmuyor malesef yada altair gidin hayatınızı yaşayın şu 3 günlük dünya zaten ibadetinizi yapn inancınız sağlam olsn OKU ÇALIŞ IBADET ET .
YanıtlaSilAgarta hakkında da bilgi verirseniz sevinirim) masonlarla bir ilişkisi var mi?ya da gercek mi?
YanıtlaSilhaşhaşilikle assassins creed arasındaki bağlantıları anlatman çok güzel olmuş benim de ordan burdan öğrendiğim bilgiler kafamı kurcalıyordu sonra google'a assassins creed'le hasan sabbahın ne ilişkisi var dedim ve senin yazını okudum çok teşekkürler kardeşim ayrıca kısa bir bilgi: Assassins Creed Brotherhood'un bir sahnesinde Ezio suikastçilerini bir odaya toplayıp konuşma yapıyor konuşmanın sonunda hepsi birlikte "nothing is true, everything is permitted" diyorlar yani "hiçbir şey gerçek değil, her şey mübah" ben Alamut Kalesini de okudum orada da bu cümle geçiyor haşhaşiliğin son kademesidir bu bir fedai bu kademeye gelince ona ismaili inancının temeli açıklanır diyor yani ben kitaptan alıntı yapamadım iki saat kim arıyacak kitaptan ama aklımda kalan bu yani fedailer haşhaşiliğin son kademesine gelince onlara bu inanç açıklanıyor "hiçbir şey gerçk değil, her şey mübah"
YanıtlaSilayrıca assassin kelimesi haşhaşiden geliyor kökü o yani
YanıtlaSilabi çok saol ac serisinin gerçek ile bağlantısını araştırıyordum ne öğrendim saol
YanıtlaSilanlamadığım konu assasinler masonsa neden tapınakçılarla savaşıyor lütfen bu konuyu bilen biri veya yazıyı yazan arkadaş bunu bana açıklayabilirmi açıklayandan Allah razı olsun
YanıtlaSilassassin diye yutturulmak istenen hiramin yoldaslaridir.
YanıtlaSilassassin kelime kokeni sir bekcileridir. masonry kivamlar da bunu kendilerine grand temple in bekcileri olarak ad ederler.
oyun da Rashid Ad Din Sinan yakistirmasi sadece making history den oteye gitmez. cunku Nizarilikle ucundan bile yakalamisligi yoktur senaryonun. Neyse arastirin yormayin beni.
Gel gelelim nedir bu ubisoft un herzelikleri;
Ubisoft daimi new age akim destekcisi bir yapiya sahiptir. Once Eidos sonra Ubisoft kivamlari bolumlenip su anki son halini almistir. Distraction and obsession kanunlarini guzel empoze ederler yeni nesillere.
Masonlari aha bu cult ve altaiir masondur diye aciklayamazlar oyun icinde cunku gelmis gecmis tum ritler rootlar herze cultlar ayaga kalkar. Ama yolunu bir Persian asilli yazari trafik kazasinda oldurerek hikayeyi bastan asagi degistirmislerdir. Normalde ilk oyunun adi Prince of Persia and Assassins olacakti. Ama bunun yerine manidar sekilde Masonlugun yedinci evre yil donumunde Creed yani Itikad kavrami ile oyunu surduler piyasaya. Ilk anlatilan hikayeden tut hepsine normalde bilincli bir distraction kanunudur.
Simdi gelelim bu herzeligin nedenine; Ortada buyuk pazar vardir ve bu pazarligin sahipleri.
Templier dedikleri nane normal dunyaniz da Opus Dei dir.
Assassini yada Assassin dediginiz kavram da ne Nizariliktir. Ne Syrian sir cilaridir. Basli basina dul kadinin cocuklaridir. Yani sizlerin anlam kavramlari ile ilk dunya Masonlugunu temsil eden tiplerdir.
Masonluk ta nick name ve yetim takisi bir onur ve nisan dir.
Yani;
Umar
Sef
Darim
Altaiir
bunlarin hepsi birer yildiz ve kod dur Masonlukta;
Ayrica secilen isimleri ele alin
Life any time any where can be yesterday... Simdi anlamsiz bir kod degil mi
Ama masonlar icin anlami buyuk bir kod.
Cunku bu anlami butunleyen Altaiir in ve Darim in kutsal anlamlaridir. Fazla yazmayacagim elektrigime yazik cunku sizler yine size gostereleni yemeye devam edeceksiniz.
Kisaca Assassin Creed teki zibil beyaz giymis abiler yani karizmatik tipli Suikastciler Mason dur.
Assassin Creed teki kelli felli italyanca ve vatikan kulvarinda kosturanlar da Opus Dei dir. Son bir hatirlatmayi da yapayim da kuyuya dibe gitsin tas. Juno suydu Uno suydu o goddess tipler Cann dir.Yani Cinni dir. Masonlarin en cok kafa yordugu ve yakinlastigi unsur da bu kavimdir. Oyun da da bunu Eski Halk diye yuttururlar bir guzel.
Haydi attim bir tas cikarin kuyudan.
Ehli olanin Tahrani
Olmayanin Akli Irani olmaz demisler vaktinde kim mi demis ? Kiya Buzurg Ummid efendi.
Kolay gelsin ademogullari.
Şerefe! Şerefe! Sevgili arkadaşlar Yaşasın, bir kredi ihtiyacınız veya bir yol arıyoruz almak için, ya da belki çünkü kötü kredi durumunun banka tarafından reddedildi yapmalı ve verdikleri reddediyorum, ve şimdi bütün umutlar kaybolmuş olduğunu düşünüyorum Hayır, canım tüm umutlarını yitirmiş değil. Tüm endişeleri ve kaygıları için bir yer çözümler geliyor. İşte usta planlayıcısı ZENITH KREDİ SINIRLI olduğunu. Hepimiz ya da kişiler, şirketler veya firmalar için% 2 faiz oranıyla kredi bizim sunuyoruz. Kolay ve güvenilir kredi için (zenithloanlimited@gmail.com) bize bugün ulaşabilirsiniz, bizim görevimiz durumunuza dışarı size yardımcı olacak ve anksiyete ve anksiyete bir son vermek için
YanıtlaSilE-posta: zenithloanlimited@gmail.com
Kuranın türkçe mealini en güzel ve arapçadan en doğru çevirisini ben sadece Hakkı YILMAZ isimli yazarda gördüm. Youtubede bir çok videosu var izlemenizi tavsiye ederim. Bu yazıyı yazan arkadaşın izleyip yorumlarını dinlemek isterim. Yazı çok güzel olmuş masalımsı ve akıcı. Ellerine sağlık.
YanıtlaSilhttps://www.youtube.com/channel/UCp7hPzsO6MymihB5KkVH59Q/videos
Büyük İlluminati Kardeşliğine katıl ve kendini al
YanıtlaSilinsan kurban edilmeden yapılmış, korkunu al
Unutmayın, FAME, GÜÇ ve ZENGİNLERDE süper zengin olun.
Ve sana kardeşliğimizin yapmadığını söylemeliyiz.
İnsanların kurbanlar için kullanımı, çünkü bu zihniyet
Üye olmayanlar. Önceki yıllarda, her zaman bir tane vardı
Binlerce dolarlık açılış nimetleri
Açılıştan sonra her üye, ama bu yılki açılış töreninde
İnisiyasyon nimetinin indirildiğini söylüyorum
kayıtlı üyelerin nüfusundan dolayı
bu yıl başladı, bu katta, bu yüzden onaylamak zorundayım
bu bilgi. Gerçekleştirilen son giriş
ABD başarılı olduğunu kanıtladı, sizi daha fazla nimetler temin ederim.
İlgilenenler için, cesur bir adım atın! Olduğun yerde
Dünya büyük illuminati ile birleşir ve hiçbir şey bedava değildir.
Biz bu dünyadayız ve bu yüzden üyelerini zorlamıyoruz.
kendi iyiliği için. Yani, ilgilenirseniz, not alın. koşullar
VE DURUMU AŞAĞIDAKİ. (1) Sır tutabiliyor olmalısınız.
(2) Başarıya inanmalısınız. (3) Olmak zorundasın
18 yaşındayken, kendi kararınızı hayata geçirmeniz için. E-posta illuminatiworldwideorder@gmail.com
ABD'de Merhaba, Güney Afrika'da ILLUMINATI NATION, ILLUMINATI,
YanıtlaSilABD VEYA DÜNYANIN HER YERİNDE ZENGİN, ZAMAN VE POZİTİF OLABİLİR. Kayıt olmak
şimdi üye kayıt ol! YENİ ÜYELİK FAYDALARI DAHİL
ILLUMİNATİ. 500.000 USD A Yeni Bir Şık Rüya için bir nakit USD ödülü
ARABA 300,000 USD USD Rüya Ödülü Kendi tercihinizdir Satın al ev
Bir aylık tatil (hayal edilebilir) Hayalinizdeki hedef. Bir yıllık golf
üyelik paketi Dünyadaki tüm uçuşlar V.I.Pmaç Total Life Change
Bohemian Grove'a Erişim Her 1.000.000 ABD Doları En İyi 5 Dünya
Ay için Dünyada Liderler ve En İyi 5. Daha fazla bilgi için
lütfen bize e-posta ile ulaşın illuminatiworldworldorder666@gmail.com
ILLUMİNATI'NIN BÜYÜK SİPARİŞTESİNDEN BİRLEŞTİRİLMİŞ HEDEFE VE DÜNYADA HEDEF, bu, İlluminati'nin kardeşliğine katılmak için kayıp hayallerinizi kurtarabileceğiniz ve ayrıca zenginlik ve mutluluğun ışığını görebileceğiniz açık bir fırsattır. Kan fedakarlığı olmadan. Ayrıca, yeni üyelere kardeşliğe katıldıkları ve yatırımları ile seçtikleri ve konumlandıkları bir evin yanı sıra, bu yaşamlarında ünlü olmaları için bir fırsat olarak kabul edilmeleri için 650.000 USD tutarında bir ücret ödüyoruz.
YanıtlaSilİLLUMİNATİYE KATILAN YENİ ÜYELERE VERİLEN FAYDALAR
1. 650.000 ABD Doları tutarında bir nakit ödül.
2. 150.000 USD değerinde yeni bir Şık Dream CAR
3. Seçtiğiniz ülkede bir rüya evi satın aldım.
Dünyadaki en iyi 5 kişiden oluşan bir aylık randevu.
Liderler ve dünyadaki en önemli 5 ünlü. Eğer ilgileniyorsanız, lütfen önceki e-posta adresiyle iletişim kurun = greatilluminate99@gmail.com
NOT; dünyanın her yerinden katılabileceğiniz bu Illuminati kardeşliği Hindistan, Türkiye, Afrika, ABD, Malezya,
Dubai, Kuveyt, Birleşik Krallık, Avusturya, Almanya, Avrupa. Asya, Avustralya, vb.
Selamlar TEMPLE ILLUMINATI AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ
ILLUMİNATI'NIN BÜYÜK SİPARİŞTESİNDEN BİRLEŞTİRİLMİŞ HEDEFE VE DÜNYADA HEDEF, bu, İlluminati'nin kardeşliğine katılmak için kayıp hayallerinizi kurtarabileceğiniz ve ayrıca zenginlik ve mutluluğun ışığını görebileceğiniz açık bir fırsattır. Kan fedakarlığı olmadan. Ayrıca, yeni üyelere kardeşliğe katıldıkları ve yatırımları ile seçtikleri ve konumlandıkları bir evin yanı sıra, bu yaşamlarında ünlü olmaları için bir fırsat olarak kabul edilmeleri için 650.000 USD tutarında bir ücret ödüyoruz.
YanıtlaSilİLLUMİNATİYE KATILAN YENİ ÜYELERE VERİLEN FAYDALAR.
1. 650.000 ABD Doları tutarında bir nakit ödül.
2. 150.000 USD değerinde yeni bir Şık Dream CAR
3. Seçtiğiniz ülkede bir rüya evi satın aldım.
Dünyadaki en iyi 5 kişiden oluşan bir aylık randevu.
Liderler ve dünyadaki en önemli 5 ünlü. Eğer ilgileniyorsanız, lütfen önceki e-posta adresiyle iletişim kurun = greatilluminate99@gmail.com
NOT; dünyanın her yerinden katılabileceğiniz bu Illuminati kardeşliği Hindistan, Türkiye, Afrika, ABD, Malezya,
Dubai, Kuveyt, Birleşik Krallık, Avusturya, Almanya, Avrupa. Asya, Avustralya, vb.
Selamlar TEMPLE ILLUMINATI AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ
Hocam geç olacak biraz ama yazıdaki her şey güzel ancak dünyadaki gök taşları ve peygamber mucizeleri ve/veya "süper güçleri" gerçeğe dayanmayan masallardan ibaret sadece. Göktaşları ile ilgili attığınız video konuyla çok alakasız. Hatta gerçekliği sorgulanacak tipten. Ve yazının bi kısmından sonra tamamen islam sempazitanlığı yapmışsınız. Hani sanki islam en doğru diğer dinler hep yalan ve şeytanın oyunuymuş gibi. Bu çok hoş değil sonuçta her okuduğuna inanan bir topluluk var ülkede. Hani böyle güzel başlayıp güzel tarihi örneklerle zenginleştirdiğiniz yazınızı bu gereksiz sempazitanlıklarla mahvetmişsiniz. Yazık olmuş.
YanıtlaSilMerhaba .. Benim adım Aydın Ertan ve Türkiye'nin vatandaşı, "Kredi Finansmanı Evi" adında bir kredi şirketine teşekkür etmek istiyorum. Banka tarafından kredi almaktan birkaç kez reddedildikten sonra reklamlarını aldım çevrimiçi denemeye karar verdim, çünkü bana yardım edecek kimsem yok ve neyse ki, bazı kağıt işleri imzaladıktan ve gerekli prosedürleri tamamladıktan sonra kolayca kredi aldım ve tanıklığımı çevrimiçi olarak paylaşmaya karar verdim. Benim gibi aynı durum, her tünelin sonunda ışık olması ve sorunlarının çözümünü bulmaktan vazgeçmemesi umuduyla olabilir. Ayrıca, finansal desteğe ihtiyacınız varsa onlarla iletişime geçebilir ve ayrıca bilgilerini çevrimiçi ortamda nasıl edindiğinizi anlatabilirsiniz.
YanıtlaSilE-posta adresi: creditfinancierhome@gmail.com