Web Toolbar by Wibiya Uyandırıcı / Şokçu: Kasım 2011

Güncellemeler


İlluminati Konusunda Yeni Olan Arkadaşlara : Düşmanımızı Tanıyalım- İlluminatiye Giriş Yazısından Başlayarak Son Yazıya Doğru Okumasını Öneririm


Son Yazımız - Ülkemiz Üzerinde Oynanan Oyunlar ve Dinler Arası Diyalog Tehlikesi Volume I



Önemli => İlluminati'nin Yeni Oyunu ACTA

"Bir ulusu fethetmenin ve köleleştirmenin iki yolu vardır. Birisi kılıçla, diğeri borçla." (John Adams)


Amacımız "Onların" nasıl düşündüklerini bilmenizdir

23 Kasım 2011 Çarşamba

Subliminal Mesajlar




İlluminati Kart Oyunları başlıklı yazımda, bu karttan bahsederken " bakarsınız göremezsiniz, dinlersiniz duyamazsınız ama beyin algılar"  demiştim; şimdi ise bu kartın neyi simgelediğini açıklayacağım.



 İngilizce, gizli bilinçaltı mesajları. Bilinçaltının tüm görüntü, ses, resimleri kaydetme özelliği 1900'lardan beri insanları yönlendirmek için kullanılıyor. Bu mesajlar ikiye ayrılıyor; Görsel subliminal ve İşitsel subliminal. Bilinçaltı mesajlarından etkilenme oranı kişinin karakter yapısına ve çevre şartlarına göre değişiyor.



  Subliminal mesaj başka bir objenin içine gömülü olan işaret ya da mesajdır ve normal insan algısı limitlerinin altında kalmak, o anda fark edilmemek üzere tasarlanmıştır. Bu mesajların insan bilinç altını etkiledikleri ileri sürülmektedir. Subliminal teknikler reklamcılık ve propaganda alanlarında sıklıkla kullanılmaktadır.


  Subliminal mesajlar hem iyi şekilde olabilir hem de  kötü şekilde ama genel olarak kullanılan kötü olanlardır. Bunu hemen hemen herkes kullanır ama en çok kullananlar gizli örgütlerdir. (masonlar, illuminati vs.)


  Örnek vermek gerekirse; Günlük hayatımızda o kadar çok anket yapılıyor ki, "ne işe yarar bu anketler" diyecek olursanız, bu anketler toplumun nabzını ölçmeye yöneliktir.



  En çok sevdiğiniz lider kimdir sorusunun cevabı %90 Fatih Sultan Mehmed ise (Benim öyle) Obama ekranlarda konuşmasını yaparken 25.karede Fatih Sultan Mehmed'in resmi eklenir. Böylelikle beyin Fatih Sultan Mehmed ile Obama arasında bir bağ kurar ve siz Obama'yı eskisinden daha sevimli bulursunuz. Bunun gibi birçok örnek verilebilir.







   Reklamlar: Beyne Nasıl Fısıldıyor?



  İlgi çeken bir TV reklamı izlediğimizde ne olur?

  Beynin elektrik frekansları üzerinde EEG (elektroansefalografi-beynin belirli alanları arasındaki elektrik potansiyeli farklarını kaydeden cihaz) kullanarak çalışan araştırmacılara göre, konsantrasyon artmasının gerçekleştiği bazı beyin dalgaları bir konuya gösterilen ilginin artmasıyla daha aktif hale gelir. Uyarıların daha az ilgi gerektirdiği beyin dalgaları ise durgunlaşır. Diğer bir ifadeyle bu durum, beyninizin reklamlardaki durumudur. Bu da sinirlere hitap ederek pazarlama yapan, sinir-bilim tekniklerini kullanarak yeni oluşmaya başlayan bir araştırma topluluğunun, insanların ürünlere ve promosyonlara olan tepkilerini analiz ettikleri anlamına gelir.


  Kaliforniya Berkeley merkezli sinirlere hitap eden pazarlama şirketi NeuroFocus'un kurucusu ve başmüdürü A.K. Pradeep:

  "Adımların başarılı olması için tüketicinin ürünlere karşı ilk ilgisini geliştirdiği beynin bilinçaltı bölgesine, onları satın alma eğilimi gösteren bölgeye ve marka bağımlılığı oluşturan bölgelere ulaşmaları gerekir." 

  
NeuroFocus'ta pazarlama deneyine katılan gönüllüler, EEG sensörleri taşıyan dokuma şapkalarla Web sitelerinde ya da bir film fragmanındaki reklamları izlerken, görüş alanlarını inceleyen bir cihaz taktılar. Bu ikili alet, katılımcılar görüntüleri izlerken, araştırmacılara katılımcıların beyin dalgalarıyla, izledikleri video görüntüler, logolar ya da reklam afişleri arasında bağlantı kurmalarına olanak sağladı. Mühendislik alanında doktorası olan Dr. Pradeep:

  "Beyin dalgalarını ölçerken; dikkati, duyguları ve hafızayı da ölçebiliriz. Biz esasen uyaranlara karşı verilen derin bilinçaltı tepkilerini ölçüyoruz'' dedi.


  

Tüm elektrik dalgalarını da bunlara ekleyen doktor, bunların ''beyne fısıltılar'' olarak temsil edilebileceğini söyleyerek "beyne fısıldama işi"nin giderek artacağını ekledi.

  EmSense, Sands Research, MindLab Internatıonal ve NeuroSense gibi bir parça ele avuca gelmez sinir teknikleri kullanarak pazarlama yapan şirketler, şimdilerde EEG'ler, MRI, görüş alanı inceleme ya da deride, kaslarda, yüzde reklamlara ve ürünlere verilen tepkilerini izleyen eski biyometrik metotlarla en yeni ''zihne mayın döşeme'' teknikleri üzerinde yoğunlaşıyorlar.


  Google, Disney, CBS, Frito-Lay ve A&E TV gibi bazı firmalar ve bazı politik kampanyalar, tüketicilerin etkilenmelerini test etmek için, sinire hitap eden teknikler kullandı. 2008'de Nielsen, bu firmalar arasında en büyüğü olan NeuroFocus'a alanında güvenilirlik ekleyerek yatırım yaptı.

   Piyasalarda hareket umuduyla tüketicinin bilinçaltından yararlanmaya çalışma yeni bir olay değil. Bundan 50 yıl önce bir gazeteci ve sosyal eleştirmen olan Vance Packard  ''Gizlenmiş İkna Ediciler'' adlı yeni ufuklar açan bir kitap yazdı. Kitabında reklamcıların nasıl insanların bilinçsiz arzularını etkilemeye çalıştıklarından bahsediyordu.


  Bilinçaltı beyin dalgalarının derinine inen bu tekniklerin, aşırı derecede tüketicileri etkileyerek onları, bilgileri ve izinleri olmadan bir alışveriş robotlarına çevirebilecek olmalarından endişelenmeli miyiz? Aslında sinirlere hitap eden pazarlama teknikleri, onu beyin yıkama ve marka hastalığı olarak niteleyen tüketici savunucuları için alarm çanlarını ateşlemeye başladı.


  Dijital gizliliği korumakta görevli Dijital Demokrasi Merkezi yetkili yöneticisi, bireylerde haberleri olmayan bir etki oluşturduğunu ve düzenlenmesi gerektiğini söyledi. 

   Chester, hükümetin geleneksel olarak yetişkinler için olan reklamları sınırlandırmadığını çünkü yetişkinlerin doğruyu yanlışı ayırt edebilecek korunma mekanizmalarının olduğunu söyleyerek şöyle devam ediyor:

  ''Fakat şimdi reklam sektörü, bu doğal savunma sistemlerini geçebilecek şekilde kasten dizayn ediliyor. Bu yüzden geleneksel yasal reklam koruma yasaları sorgulanmalıdır.''


  Tekniklerin savunucularına göre ise sinirlere hitap eden pazarlama, temel olarak geleneksel tüketici anketlerinden daha net bir şekilde tüketicinin nabzını ölçen bir uygulamadır. NeuroFocus'tan Dr. Pradeep şirketlerinin son 30 milisaniye veya daha küçük kısımlara uyaranları gizleme gibi insanların anlayamayacağı bilinçdışı teknikleri asla kullanmayacağını söyledi. Ve şirketlerinin diğer firmaların yaptığı gibi adayların konuşmalarını ve reklam komutlarını test eden politik kampanyalar içerenlerden uzak duracağını belirtti.

  ''Eğer ben sizi diş macunu A ve B arasında seçmeniz için ikna edersem çok fazla bir şey kaybetmezsiniz. Ama A ve B devlet başkanları seçimi için ikna etsem, sonuçlar çok daha derin olur'' diyen Dr. Pradeep şöyle devam ediyor:

  ''Bu teknolojiyi kullanabilmemiz, onu kullanmak zorunda olduğumuz anlamına gelmez.''
Ayrıca bu noktada sinirlere hitap edilerek yapılan pazarlama tekniklerinin ne gibi kötü sonuçlar doğuracağını henüz bilemiyoruz. Berkeley'deki sinirbilim ve psikoloji profesörü ve aynı zamanda NeuroFocus baş bilim danışmanlarından olan Dr. Robert T. Knight, mesela EEGlerin bir kişinin dikkatinin çekilip çekilmediğini anlamada kullanılabilirken, bu yoğunlaşmanın nüanslarını çözemediklerini söyledi. Bu da bir insanın tepkilerinin olumlu mu olumsuz mu olduğunu ayırt etmede kullanılırken, bu duyguların korku mu eğlenme mi olduğunu ayırt edememe anlamına gelmektedir.



Dr. Knight:

  ''Bu bir akıl okuyucu değildir. Biz yalnızca insanların ilgi gösterip göstermediklerini ölçebiliriz.'' dedi.


  Şüpheciler, ayrıca bu tekniğin beyin dalgalarının satın almaya yönelik tepkilerine dikkat çektiler.

Kaynak:
Natasha Singer, "Making Ads That Whisper to the Brain", NY times




Bize hep başarı öyküsü anlatılan Walt  Disney aslında  Masondur. Kurduğu Disney'in ürünleriyle çocukların bilinç altlarına üst seviyelerde sübliminal mesajlar yüklenir.

Meşhur  Walt Disney













Var yemez amcamız Masonik nizam duruşuyla



Şimdi bu adamın firması olan Disney'in ürünlerini ve sublimal mesajlarına bakalım,









söylemeye gerek var mı ki






 Bunlar da X-Men karikatürlerinde ki subliminal mesajlar








Çocuklara aşılanan sübliminal mesajların diğer örneklerine bakalım,







Millet ordan su içiyor şerefsiz




Kadının ayakkabıya bakışı



O yol kenarındakiler mantar. Aslında bizim içimiz fesat (kimin sayesinde acaba)






Subliminal mesajlar sadece  çocuklara uygulanmıyor her yaştan insana uygulanıyor bu şeytani plan.

Paraya koyma bari





Magnumdan sübliminal (2 dondurmanın birleştiği yere dikkat edelim)






















Bu yerleşim tesadüftür değil mi?

Cem Yılmaz'ın bahsettiği grup indirimi bu sanırım








Ülkemizde ki subliminal Mesajlara gelecek olursak ülkemiz bu konuda, Tam bir subliminal Mesaj  Cenneti





Bunu yapmak için ileri derecede gerizekalı olmak gerekir


Neyse devam edelim;



Bu klibi dikkatlice izlerseniz Mustafa Ceceli'den çok Horus'un gözü olduğunu göreceksiniz



Belirtmek isterim ki, bu yukarıda örneğini verdiğim sanatçıların bunu bilerek yaptıklarını sanmıyorum. Bir klip çekiminde onca ekip çalışır yada bir çekim sırasında ve sonrasında bir çok işlem gerçekleşir.

Acun konusuna sonraki yazılarıma değineceğim ama bu adamın hiç de masum olduğunu sanmayın



İşte Dumanın aman aman şarkısındaki mason işareti hem de çok bariz şekilde... İnanmayan arkadaş varsa http://www.youtube.com/watch?v=fXhBRQEqp-A 1.41 sn.de durdursun ya da bu saniyeleri ağır çekimde izlesin.



Ayet ile dalga geçtiklerini de hatırlatmak gerek



Ülkemizde sübliminal mesajlar görselden çok işitseldir. Eski türk filmlerine bakmak gerekirse; Hiçbir zenginin başı kapalı değildir ve eğer filimde başı kapalı bir kadın varsa ya eziktir ya da hizmetçidir.

Kapıcı isimlerine gelecek olursak isimleri nedir?
Ya Cafer ya da Abbas

Tesadüf ya Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in amcalarının adı da Cafer ve Abbas. Aslında bunlardan önce milletin nabzının ölçülmesi için bir karakter adı seçildi ve denendi. Sonuç ise mükemmeldi onlar için. Çünkü izleyicilerin çok büyük bir bölümü neredeyse hepsi güldü eğlendi arada çok az da olsa tepki geldi ancak onlar da geri kafalı yada örümcek kafalı yaftası yapışıtırılarak bastırıldı. Bu karakter hepimizin de çok sevdiği İnek Şaban karakteriydi.

Tesadüf ya biz Müslümanların üç mübarek ayından birinin adı da Şaban. Şimdi size sormak istiyorum hanginiz oğlunuzun adını Şaban koyarsınız?  Yada Çiçek Abbas'ı izledikten sonra çocuğuna Abbas ismini koyabilecek misiniz?

 Amacım Kemal Sunal yada İlyas Salman'a en ufak bir hakaret etme yada saldırmak değil, onlar işini layıkıyla yerine getiren usta oyuncular. Filmlerin üstümüzdeki etkilerini size göstermek.


  Sizden ricam lütfen birazcık düşünün; Türk film ve dizi sektöründe ne kadar gerizekalı, aptal, kaba ve saba karakterler varsa isimlerine dikkat edin. Şimdi buraya yazmaya kalksam yazı uzar gider. Hepimizin bir dönem severek izlediğimiz dizi olan Avrupa Yakası isimli diziden bir karakter vardı. Adı Gaffur. Giyimi, kuşamı, insanlarla olan ilişkisi, zeka seviyesi yada konuşması olsun hep arıza bir tipti. İşin ilginçliğine bakın ki Allah'ın 99 büyük isminden birisinin adı da Ğafur'dur.




Bir diğer üstünde durmak istediğim karakter ise hemen hemen Avrupa Yakasından Gaffur karakterinin benzeri olan bu sefer ise sinema sektöründe görünen Recep İvedik karakteri.

Recep İvedik
Gaffur




















Bu tür yayınları izledikten sonra hangimiz oğluna Recep yada Gaffur ismini verebilir ki?


Az önce bahsetmiştim Şaban karakterinden, son verdiğim örnek ise Recep karakteriydi. İşin tuhaflığı bu ya biz müslümanların kutsal 3 ayından ikisinin adı da Şaban ve Recep. Henüz benim bildiğim Ramazan için böyle bir proje yok. Ha Recep Tayyip Erdoğan'ı sevenler yine evladına Recep ismini verebilir ancak büyük bir çoğunluğun vereceğini pek sanmıyorum. Ramazan için ise diren Ramazan mı diyelim bilemiyorum ki.





Devam edecek olursak;

Goebbels 




Goebbels ( Nazilerin Propaganda Bakanı )


Mevcut ideoloji nasıl işler, Goebbels gibi deneyimli faşiste kulak verip anlayalım :

* Halkı her zaman ateşle , asla soğumasına izin verme .
* Hatalı olduğunu veya yanlış yaptığını asla kabul etme .
* Asla rakibinin üstün bir yanı olduğunu kabul etme .
* Asla kendinden başka bir seçeneğe hareket alanı bırakma .
* Asla kabahat üstlenme .
* Sadece bir rakibine odaklan ve kötü giden herşeyin suçunu onun üzerine yık .
* Halk büyük yalanlara, küçük yalanlara göre daha çabuk inanır .
* Bir yalanı yeteri sıklıkla tekrarlarsan, halk eninde sonunda ona inanır .

  Goebbels'in açıklamalarının subliminal mesajlar ile bir alakası olamaz tabi nazi almanyası döneminde ki insanları yönlendirme ve inandırma da ki tekniği de  size açıklamak istedim yalnızca.



ŞEYTANIN MÜZİĞİ AKIL YÖNLENDİRMEYLE BİRLEŞİRSE

   İnternette sessiz sedasız büyüyen i-dose akımı yüzyıllardır kullanılan binöral ses dosyalarıyla beyinde uyuşturucu etkisi yapıyor. Tek ihtiyacınız olansa internet ve stereo kulaklık


 Prusyalı bilim insanı Heinrich Wilhelm Dove, 1839 yılında farklı ses frekanslarının belirli bir düzende dinletilmesiyle beyinde binöral etkiler yaratılabileceğini keşfetti. Bu deneylerde sağ ve sol kulağa 1000 ile 1500 Hz frekans aralığını geçmeyecek farklı tonlarda ses veriliyordu. Beyin bu iki tonu algılayıp birleştirirken ortaya ilginç tepkiler çıkıyordu.


   Dove’dan 134 sene sonra 1973 yılında Gerald Oster de bu konuda bazı çalışmalar yürüttü. Onun çalışmalarında hayvanların aynı yöntemle üç boyutlu algılama yaptığı ve Parkinson hastası insanların binöral etkilenmeye girmediği ortaya çıktı.
 Ardından yürütülen çalışmalarda bu teknikle beyin dalgalarının senkronize edilmesi gündeme geldi. Farklı ses frekanslarını kullanan müziklerle insanların rahatlaması, konsantre olması ya da derin uykuya geçmesi sağlandı. Hatta bu beklentiler için hazırlanmış kimi özel albümler, yazılımlar bile piyasa çıktı


   Tedavi amaçlı bazı kullanımlarda işin boyutu ses frekanslarıyla vücuttaki bazı hormonların dengelenmesine kadar vardı. Kontrolsüz bir deneyde anksiyete bozukluklarının psikolojik tedavisinde de 60 günlük bir terapinin olumlu sonuç verdiği kayıtlara geçmiş durumda. Uyku terapisi ve çocuklarda öğrenmeyi hızlandırma gibi kullanım alanlarına da halen sıkça rastlanıyor.
 Bu amaçla kullanılan ritm ve ses örneklerine internette kolayca ulaşmak mümkün


 Yaygın ve etkili

   Geçtiğimiz günlerde ABD’nin Oklahoma Narkotik Masası’ndan gelen bir uyarıysa binöral ritm tekniğinin korkutucu bir diğer kullanım alanını daha ortaya çıkardı. İddiaya göre internette özel olarak hazırlanan kimi ses dosyaları dinlendiğinde beyinde uyuşturucu etkisi yapıyordu! Dijital formundan dolayı herkesin kolayca ulaşabileceği, hiçbir üretme ve çoğaltma maliyeti olmayan bu ses dosyaları dinleyenlerde uyuşturucuya emsal psikolojik etkiler bırakabiliyor.


  Herhangi bir bağımlılık yapmıyor olsa da Narkotik Masası bu tip kolay ve yaygın yöntemlerin gençleri gerçek uyuşturucuya yönlendirmesinden endişe ediyor.
 Bir MP3 dosyasıyla uyuşturucu hap almak arasında bağlantı kurmak zor gelse de video paylaşım sitelerinde bu sesleri dinleyenlere ait kayıtlar etkinin kimilerinde azımsanmayacak boyutta olduğunu ortaya koyuyor.
 ‘i-dose’ adı verilen bu akımın en popüler dosyalarından biri Gates of Hades adını taşıyor (Hades, Yunan mitolojisinde ölülere hükmeden yeraltı tanrısının ismi). Youtube’dan ücretsiz olarak erişilebilen bu yapım şimdiden 450 bine yakın kişi tarafından dinlenmiş. Aynı sayfadaki ilgili içeriklerde bu dosyayı dinleyenlerin etkilenmelerini gösteren kayıtlar da yer alıyor.
 Ücretsiz ulaşılabilen binöral içeriğe karşılık ‘daha etkili’ olduğunu iddia eden ses dosyaları özel sitelerde ücretli olarak satılıyor. Bu tip sayfalarda esrar, kokain, eroin, opium ve peyote etkisi sunduğunu iddia eden dosyalar para karşılığı alıcılarını bekliyor.


  I-dose akımının en korkutucu yanı dijital bir ses dosyası olmasından dolayı üretiminin, dağıtımının, paylaşımının kolaylığı ve her yerde, her cihaz yardımıyla ‘kullanılabilir’ olması. Tek ihtiyacınız olan şey bir müzikçalar ve kulaklık.


  Bu konuyu ciddiye alan kimi uzmanlar siber uyuşturucu etkisi yapan ses ve video dosyalarının yakın gelecekte devletlerin geleneksel uyuşturuculardan çok daha fazla başını ağrıtacağını savunuyor.





   Blog sahibinin uyarısı üzerine ve ortamın gerginliği dolayısı ile editlenmiştir. "Ülkemizdeki Müziklerin Etkisi" başlıklı yazımı da iptal ediyorum. Yaklaşık 20 şarkıda subliminal mesaja denk geldim ancak dediğim gibi "Ülkemizdeki Müziklerin Etkisi"  başlıklı yazımı yayınlamayacağım için pek de bir önemi yok ancak yorumlardan birisinde Tarkan- Öp şarkısı sorulmuştu. Evet o şarkıda hem normal hem de tersten dinlediğimde de rastladım. "Cennetten Gelen Bir Melekti Sanki" diye bir mısra var. Araştırırsanız Düşmüş Meleklerin ne anlama geldiğini bulabilirsiniz.

  Mesele Ayşe, Fatma, Hatice, Gökçe değil. Mesele konunun şahıslara indirgenmesidir. Bizim kimsenin ekmeğiyle yada emeğiyle oynama gibi bir niyetimiz yok ancak gördüğüm kadarı ile, Herkes Gökçe'yi kurban seçmiş vaziyette bu yüzden  "Ülkemizdeki Müziklerin Etkisi"  başlıklı yazımızı da dondurduk. Bizim sistemle sorunumuz var, eğer konu şahıslara indirgenirse burdan hiç bir sonuç elde edilemez. Bazı kimseler neden korkuyorsun diyor ancak korkacak olsak bu işe zaten girişmez idik. Yalnızca, yazımızın amacından farklı kullanıldığını fark ettiğimiz için editlemeye karar verdik. Prensip olarak hiç bir şahıs ile uğraşmayacak yalnızca insanları bu sistem hakkında uyaracaktık ve ne yazık ki göründüğü üzere sistem değil şahıslar konuşuluyor.



"Şeytan'a  Hizmet Eden Müzikler" başlıklı yazımı yayınlayacağım ancak ülkemizdeki sanatçılardan uzak duracağım. Çünkü ülkemizde bir kişi seçilir ve karalanır sonra da konu kapanır. Ülkemizde durumun böyle olduğunu son örneğinde de fark ettiğimiz için Ülkemizden örnek vermekten kaçınacağız.


Bilinç altına gönderilen gizli mesajlar Reklam sektöründe de etkilidir. Murat Menteş'in sözü herşeyi açıklar nitelikte,






    Ermişler gibi metropolden kaçıp tabiatla haşır neşir olmayı özendiren bir tek reklam göremezsiniz . Teknoloji aptalların kötülük yapmasını kolaylaştırmaya adanmıştır .                                                                                                        
                                                                                                        Murat Menteş                 


Reklam ve afişler yoluyla nasıl kandırıldığımızı anlatan güzel bir video önerilir,

http://www.youtube.com/watch?v=rDwr1-LOHRQ


Bu video'da ki kazık kadar adamları bile nasıl bir seyahat yoluyla bilinç altına gönderilen gizle mesajlar ile yönlendiriliyor. Bir de siz daha küçüklükten beri bu subliminal mesajlara maruz kalan çocukların ilerde nasıl rahatça yönlendirildiğini bir düşünün isterseniz.



  Eğer dikkatli değilseniz, gazeteler sizin zulüm gören insanlardan nefret etmenizi ve zulmü uygulayan insanları sevmenizi sağlar.
                                                                                     Malcolm X - Hacı Malik El Şahbaz



Peki bu subliminal mesajlardan korunmak için neler yapmalıyız?

Öncelikle hayatımızı olabildiğince sorgulayarak ve bu konuları iyi öğrenip bilinçlenmeliyiz. Eğer biz bilinçli olursak yani bazı şeylerin farkında olursak ve izlediğimiz her şeyi dikkatli izlersek kimse bilinçaltımıza kolay kolay bir şey gönderemez.


  Zaten asıl sorun korunmakta değil bilmemektedir. Bu konuyu hala çoğu kişi bilmiyor ve çoğu kişi ise "banane" deyip bilmezden geliyor.Yani korunmak bizim elimizde. Dikkatli olursak ve bunların farkında olursak kimse bilinçaltımıza böyle şeyler yollayamaz. Biz öncelikle yetişkinler olarak bilinçlenmeliyiz ki, ileri ki nesillere de bir faydamız olsun ve çocuklarımıza koruyabilelim.


Peki biz bilinçlendik ama ya çocuklarımız?

 Onlarda durum farklıdır çünkü onlar dikkatli olamazlar, farkında olamazlar. Onları TV ve Sinemadan vs uzak tutmamız gerekiyor. Onlarla televizyonun, internetin değil, bizlerin yani ailelerinin daha çok vakit geçirmesi gerekiyor. Çocuktur illa ki çizgi film izler ama bunlarda da hep seçici olmalıyız çünkü subliminal mesajların çoğu çizgi filmlerdedir (Özellikle disney ürünlerinde).


  Çizgi filmlerin içeriğinde bazı semboller vardır. Bu tip şeyler çocuklara izletilerek onların beynine bu simgeler kahramanmış gibi lanse edilir.Bunu küçük yaşta bilinçaltına alan bir çocuk ileride bunlarla karşılaştığında hemen bilinçaltına attığı "bu simgeler iyidir" gibi şeyler aklına gelir ve o simgeler hakkında ne öğrendiyse onlar gibi hareket etmeye başlar.


  Subliminal Mesajların etkilerini görmek istiyorsanız buyrun, sizce tesadüf olabilir mi bunlar?




  Can Dürdar'ın ergenlik yazısı ise kendimizi yırttığımız subliminal mesajların kızlarımız üzerindeki etkisini doğrular nitelikte. Haberin orjinalini  http://gazetearsivi.milliyet.com.tr/Arsiv/2003/07/16 adresinden 3.sayfa haberlerinde 12 yaşında tanıştığı adama kaçtı haberinde okuyabilirsiniz. (Dikkatinizi Çekerim haber 2003 yılına ait. Tam 9 sene öncesi)

Oradan okuyamayanlar http://www.annecocuk.com/showthread.php?16095-CINSELLIK-ERGENLIK-CAN-D%C3%9CNDAR-DAN-Okudum-i%C3%A7im-darald%C4%B1-(-(%C3%87-E-) bu adresten okuyabilirler




To Be Continued...

12 Kasım 2011 Cumartesi

PKK, Kuruluş Amacı ve Kullananlar




  Öncelikle şunu belirterek başlıyorum yazıma, bu konuyu araştıranların çoğu hatta neredeyse  hepsi İlluminati'yi en büyük güç olarak görüyor. Ama bu çok büyük bir hata çünkü İlluminati ve Masonlar sadece buz dağının görünen kısmı. Bunun sebebi ise düşmanımızı bilelim ve daha rahat hareket edelim diye bize empoze edilen bir bilgi ama Şeytanilerin tepe noktasında ki bildiğim örgüt
 "TAVISTOCK ".


    Tavistock'u şöyle izah etmeye çalışacağım, Dünyaya hükmeden örgüt ,Tavistock'un yanında Masonlar çocuk, tapınakçılar delikanlı , illuminati acemi kalır. Böyle büyük ve gizli bir örgüt olan Tavistock'u anlatmaya çalışsam bir kaç başlık gerekir ama ben yine en bilindik ismi ile İlluminati etiketini kullanmaya devam edeceğim. Tavistock'un çalışmasından bir örnek vererek yazıma başlıyorum. Şuan da  Tavistock, insan hafızasını silme ve hafızasına bilgi yükleme çalışmalarını başarılı bir şekilde yapabiliyor olmakta.


   I. Dünya savaşı, ırkçılığın ortaya çıkması ve milliyetçilik damarının asla tıkanmaması için yapıldı ve İmparatorluklar bu yüzden yıkıldı, azınlıklara devlet kurma hakları bu yüzden tanındı ve en büyük etken ise İsrail devletinin kurulmasıydı tabi

II. Dünya savaşı, kurulması planlanan İsrail devletinin nüfusunun az olacağının anlaşılması sebebi ile  Avrupa'daki dağınık olan yahudileri Ortadoğuya çekmekti. Diğer sebepler sadece göstermelikti.

III. Dünya savaşı olacaktır ve kaçınılmazdır.Bu savaş ise Büyük İsrail Projesi için olacaktır yani Siyonist İsrail Devletinin Vaad edilmiş toprakları için  olacaktır. İşte O Vaad edilmiş topraklar








  Şeytaniler bir bölgeyi ele geçirmeyi planlıyorlar ise önce o bölge halklarının farklılıklarını ön plana çıkararak sıkı olan bağları zedelerler daha sonra farkında olmasa bile diğer halkı rencide edecek söylemler ortaya atılır ve son adım ise parçalanmış olan bölge halklarının başına kontrol edilebilecek kişileri getirtirler. Irak zaten önceden işgal edilmişti. Kürt- Arap - Türkmen'ler arasına nifak sokarak ve vaadlerle kandırarak girdiler eğer birlik ve beraberlik olsa idi, ABD ve siyonist ortakları  neresi olursa olsun girmeye cesaret edemezdi çünkü 1914 den 1918'e kadar da bunun dersini çok güzel bir biçimde aldılar. Son örnek ise Libya. NATO'ya pek de bir iş kalmadı halk zaten birbirini yedi. Bu yalnızca Kaddafi ile sınırlı kalacağını pek zannetmiyorum. Şuan da en yüksek ihtimalle Beşar Esad'ı indirecekler ve "Demokrasi!" getirecekler. Bu siyonistler her türlü durumu ve olayı kendi lehlerine çevirmekte üstlerine yoktur. Şöyle güzel bir fıkrayı yazayım sonra da PKK'nın kuruluşuna giriş yapalım

Aceleye Gerek Yok

 Yetkililer heyecanla Beyaz Saraya gelip:
 - Sayın başkan, Ruslar ayı kızıla boyuyor! diye rapor verirler.
 Başkan gayet sakin:
 - Telaş etmeyin. Diye cevaplar.
 Bir süre sonra yetkililer yine telaşla:
 - Sayın başkan, Ruslar ayın yarısını kızıla boyadı! Derler.
 Başkan yine istifini bozmadan sakin sakin:
 - Fark etmez. Siz işinize bakın! Diye cevaplar.
 Bir müddet sonra yetkililer yine telaşla gelip:
 - İşte olacağı buydu! Ruslar ayı tamamen Kızıla boyadılar! Diye çıkışınca
 Başkan yine istifini bozmadan:
 - Şimdi gidip ayın üzerine Coca-Cola yazın! diye cevaplar.






 



     Siyonistlerin dünya hakimiyeti amaçları vardır ama yeterli nüfusları olmadığı için mason localarını açarlar. Öncelikle gizliden gizliye gider bu faaliyetleri yeterli bir altyapı sağlandığında ise localarını açarlar. Tüm masonlar yahudi değildir ve olması da gerekmez. Öncelik kendi toprakları olarak gördükleri vaad edilmiş toprakları üzerinde çok aktiftirler. Kullanılacak adamları kendi amellerine hizmet etme potansiyeline göre seçerler. Çoğunlukla bir çoğu da neye hizmet ettiğini bilmez sadece kendilerine teklif edilmiş para ve güce kanıp mason olurlar. Her millette kişiliği zayıf, dini ve milli değerlerden çok güce ve paraya meftun insanlar vardır ve de zekidirler. İşte bu insanları masonluğa kabul ederler ama her mason locasının başında bir yahudi vardır ve emirleri ondan alırlar bu goyimler. Bildiğim kadarı ile kadınları masonluğa kabul etmiyorlar. Ve Allah inancı olmayanı da almazlar. Çünkü evrenin ulu mimarı diye hitap ederler Allah için ve ya tanrı artık ne diyorsanız .

                                                      PKK'NIN KURULUŞU VE KURULUŞ AMACI

Resim de görüldüğü üzere ırkçılığın kime hizmet ettiğini görüyorsunuz. İlluminati oyun kartlarından birisi




 En iyi kürt ölü kürttür, eğer "kürt" varsa sorun vardır diyen sığır lütfen daha fazla okumadan sayfayı kapat çünkü bu yazının sana bir şey katacağını hiç sanmıyorum. Ders kitaplarında hep duyarız "Türkiye'nin jeopolitik önemi" diye ama her güzel şeyde olduğu gibi ülkemizin harika topraklarına da  sahip olmak isteyen bir çok devlette var. Hepsini değil sadece en aktif olanlarını anlatmaya çalışacağım. Bunlar Rusya, Ermenistan ve İsrail'dir.

  Bir çoğunuz buna "ya bi git", "uydurma" diyecek ama PKK'yı Türkiye Cumhuriyeti kurmuştur.Bunun bir çok delili vardır. Doğu da çıkan kürt çeteleri kontrol edemeyen MİT kendi kontrolü altında bir gücün daha az zararlı olacağını düşünerek PKK'yı kurdurttu. Bunun için ise Abdullah Öcalan seçildi çünkü doğu da çevresi genişti  hemde bir mit ajanının damadıydı. Damadı olduğu mit ajanı ise Ali Yıldırım'dır. Öcalan soysuzunun da karısının adı Kesire Öcalan'dır ve bir MİT ajanıydı kendisi. Hamas'ı Mossad'ın ve El kaide'yi CIA'ın kurduğunu düşünecek olursak pek de mantıksız gelmiyor hani.



Kesire Öcalan



  PKK'nın kuruluş süreci böyle işliyor

   Komünizm tehdidi ülkenin en büyük endişesi haline gelmişti ve bunun için İsmet İnönü bizzat Türkiye'yi ABD sömürgesi haline getirdi. 1970'e kadar böyle sürdü. O tarihte siyasi Kürt hareketleri daha çok radikal sol hareketler içinde kümelenmişti. 70’lerin sonlarına doğru Kawa gibi, Rızgari gibi bağımsız Kürt hareketleri çıkmaya başladı.O günün şartlarında devlet bu örgütleri tehdit gibi görüyordu ve kontrol etmekte zorluk çektiği için PKK'yı kurdu."Mezopotamya Sürgünü" adlı kitap da şöyle anlatılıyor ;

  "Fırat'ın (Şeyh Said'in torunu olan eski milletvekili Abdülmelik Fırat) tek kaygısı vardı; saf, dürüst, deneyimsiz ve heyecanlı olan bu gençler kullanılacak ve harcanacaktı . Ankara'daki evlerine gelip giden tanıdık gençlerin yanında bir gün Abdullah Öcalan isimli bir öğrenci de vardı.

  Tapu ve Kadastro Okulu öğrencisiydi Öcalan; Abdülmelik Fırat'ın amcazadesi Behram Bilgin ile aynı sınıftaydılar. Bilgin ve Öcalan beraber gitmişlerdi Fırat'ın evine. Gençlerin çoğu Kürt sorununun çözülemeyeceğini savunuyor, silahlı bir mücadeleden söz ediyorlardı. Abdülmelik Fırat'ın kaygısı gittikçe artıyordu: "Bütün karşı çıkışlarımıza ve nasihatlerimize rağmen durmuyorlardı. MİT zaten kullanacağı gençler arıyordu. Çok büyük bir kaos yaratmışlardı. Öğrenci çatışmaları vardı. Gençler arasındaki bu heyecan hayra değildi.


  En sonunda korktuğumuz oldu; Kürt örgütleri çatışmaya başladı. Apocular ile diğer gruplar çatıştı; daha sonra ismi PKK olan Öcalan taraftarları saldırdı. O safhada gençlere, "Bu yaptığınız yanlıştır; kandırılıyorsunuz; sizi kullanmak istiyorlar; kendi kendinizi yemeyin" gibi yaptığımız karşı çıkışlar işe yaramadı."


"Kürt Dosyası"nın 30. Sayfasında şu satırlar yer alıyor: Abdullah Öcalan, 1973 yılında bir bahar günü birkaç arkadaşıyla birlikte Ankara'da Çubuk Barajı'na gidiyor ve parti kurup gerilla yöntemleriyle ayaklanma hazırlamak gerektiğini anlatıyor ve PKK'nın temelini atıyordu.Öcalan, bazı toplantıları Dikmen'de Kamer Özkan'ın evinde yaptı. Kamer Özkan, sonradan bu çevreden koptu. Türkiye'den ayrılarak Almanya'ya yerleşti. PKK'lılar Özkan'ın "MlT ajanı" olduğunu ileri sürdüler.Abdullah Öcalan'ın 24 Mayıs 1978 yılında evlendiği karısı Kesire Yıldırım'ın MİT'le bağlantılı olduğu biliniyor. Bu durumu sonradan Abdullah Öcalan da dile getiriyor. Uğur Mumcu, Kesire Yıldırım'ın babası Ali Yıldırım'ın yaşam öyküsünü ve şeceresini çıkardığı kitabında, Yıldırım'ın Korgeneral Abdullah Alpdoğan'la Dersim ayaklanması sırasında ve sonrasında sık sık görüştüğünü anlatıyor.


Bu iddiaları Şamil Tayyar değil Gazeteci Avni Özgürel de Abdullah Öcalan'ın MİT'le bağlantısını saptayıp yazılarında ve söyleşilerinde bu konuya dikkat çekmişti. Özgürel, 1965'te üniversite öğrencisiyken önce Türk Ocakları'nda çalıştığını, sonra ordan ayrılıp ikinci Kuvayı Milliye diye bir dernek kurduklarını anlatıyor. Devletin de kendilerine destek olduğunu belirten Özgürel, "Komünizme karşı" kullanacakları materyellerin MlT tarafından kendilerine ulaştırıldığını anlatıyor: Bu yayınları veren kuruluşlardan biri de Refik Korkut'un Fikir Ajansı'ydı. Ankara'da izmir Caddesi'nde bir binanın bodrum katındaki Ajansa sık sık gittiklerini anlatan Özgürel, "Bizim yaşlarda bir genç vardı" diyor, "Ajansa gittiğimde onu hep orada görüyordum. 1966, 1967 yıllarında ajansta gördüğüm o genç, hayal meyal hafızamda kalmış. Yıllar içinde Abdullah Öcalan'ın resimlerini medyada gördüm ama insanlar yaşla birlikte değişiyor tabii. Ancak 1993'te Öcalan'la yüz yüze geldiğimizde bende birtakım çağrışımlar oldu.

ÖCALAN DOĞRULUYOR

  Avni Özgürel, 1993'te Bekaa'ya Panorama'nın genel yayın yönetmeni olarak Abdullah Öcalan'la görüşmeye gidiyor. Özgürel Öcalan'a soruyor: "Ankara'da İzmir Caddesi'nde Fikir Ajansı diye bir yer vardı. Yanlış hatırlıyor olabilirim ama birden bir şey çağrıştırdı. Bende seni orada gördüm gibi bir his uyandı" diyor. Öcalan, "Doğru hatırlıyorsun" diyor. "Ama ben bunları bir müddet sonra açıklayacağım".

  PKK'nın kontrolü 1982 darbesine kadar MİT'in elindeydi ama darbe sonrası bağ kopuyor ve Abdullah Öcalan şerefsizi Suriye de sıcak ilişkiler kuruyor ve PKK alıp başını gidiyor.İsterseniz PKK'ya yardım eden ülkeleri Öcalan'ın kendi ifadesinden okuyalım ;

  Abdullah Öcalan'ı İmralı'da karşılayan ve sorgusunu yapan Jandarma İstihbarat Albay Hasan Atilla Uğur 'Abdullah Öcalan'ı Nasıl Sorguladım?' isimli kitabından alıntı:
  İşte Apo'nun kendi cümleleriyle PKK ve 'dış bağlantıları'...







Yunanistan:
  "En başından beri hep çok iyi destek aldık. Kamplar, askeri ve maddi destek, teknik sabotaj, orman yangını eğitimlerini bizzat Yunan istihbaratı verdi.

"ESAD'LA BİZZAT GÖRÜŞÜYORDUM""
Suriye:
  "Hafız Esad'ın kardeşi Cemil Esad'la bizzat görüşüyordum. Suriye'de kamplar açtık. Suriye devleti örgütlenmemize izin vermişti. Maddi gelir elde etmemize engel olmuyorlardı. Sınır geçişlerinde kolaylık sağlıyorlardı. Suriye'de yıllık 1 milyon dolardan fazla gelir elde ediyorduk. Zaman zaman Muhaberat'ın (gizli servis) arabalarını kullanıyorduk."

İran:
  "Gizli servis İttiaat'tan Sait isimli bir şahısla irtibat halindeydim. Bize silah, SAM7 füzeleri ve lojistik destek sağladılar. Bir hastane, 3 de kamp kurmamıza izin verdiler. Silah ve hayvan ticaretinden pay alıyorduk. Gelirimiz Avrupa'dakine yakındı."

Bulgaristan:
  "Bir eğitim bürosu açtık... Gizli servislerinin haberi vardı... Ses çıkarmıyorlardı."

PATLAYICILARI SIRBİSTAN'DAN ALIYORDUK
Sırbistan:
  "Ellerinde Strella Füzesi vardı. 20 adet satın aldık. Sırplar sonra çok daha fazlasını bize destek amacıyla parasız verdi. Füze eğitimlerini de onlardan aldık. TNT, C-4 gibi patlayıcıları Sırbistan'dan sağlıyorduk."

Romanya:
  "Bükreş'te evlerimiz ve derneklerimiz bulunuyordu. Devlet bize serbesti sağlamıştı. Türkiye'den katılanların ilk eğitim yeri Romanya'ydı. Romanya istihbarat servisi bize telsiz, dürbün, gece görüş cihazı gibi teknik malzeme verdi."

Almanya:
  "Gizli servisle görüşüyordum. Parlamentodan da beni ziyarete gelenler olurdu. Örgüt yöneticisi Kani Yılmaz'ın sığınma talebini kabul edip, pasaport verdiler. Her anlamda güçlü olduğumuz bir yerdi."

İngiltere:
  "Bizim konumuzda en akıllı davranan ülkeydi. Hiç direkt siyasi ilişki kurmadılar. Ama gizli olarak en büyük desteği İngiltere'den alıyorduk."

Holanda:
  "Bizim üslenme ve eğitim alanımızdır. En çok destek ve para bulduğumuz ülkedir."

Fransa:
  "Bize her zaman çok yakın oldular!"

Amerika:
  "Bir temsilci atadık. Dernek kurdular. Ayrıca bir enformasyon büromuz vardı. Zaman zaman oradaki düşünce kuruluşlarından destek aldık."

PKK'YA SICAK BAKMAYAN TEK ÜLKE
Libya:
  İşçiler arasında iyi örgütlenmemiz vardı. Yılda 500 bin dolara yakın bağış topluyorduk. Ama Libya devleti ile aramız iyi değildi. Her türlü imkanları olmasına rağmen bize araç, gereç, silah ve malzeme vermediler. Defalarca talebim oldu ama Kaddafi bize hiç sıcak bakmadı."

  Okurken tüyleriniz diken diken oluyor... Türkiye'de kan dökmek için ilan edilen 'çok uluslu' seferberliğe mi yanarsınız yoksa tek 'dost'umuzun Kaddafi oluşuna mı?
Hâlâ "PKK 27 yıldır neden bitirilemedi?" diye sormaya gerek var mı?

Kaddafi demişken, Kaddafi'nin ülkemiz için yaptıklarını yoksaymak olmaz

KADDAFİ Türkiye’ye ne yapmıştı?

*KADDAFİ, 1970'lerdeki petrol krizinde, Türkiye'ye, ucuz petrol veren, tek liderdi.

*KADDAFİ, Kıbrıs barış harekatında, Amerika’ya kafa tutarak, Türkiye’ye yardım etti

*KADDAFİ, Amerika’nın, Türkiye’ye ambargosunu yararak, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne, 25 tonluk roket ve 4 uçak dolusu, askeri mühimmat hibe etti.

*KADDAFİ, Türkiye’ye gönderilecek malzemelerin, uçaklara yüklenmesinde, bizzat denetledi ve sırtında uçaklara malzeme taşıdı.

PKK ile mücadele de sadece dış güçler ile mücadele etsek iyi içerdekiler dışardakilerden çok daha tehlikeli bu yardım ve yataklık yapanlar Osmanlı'ya ihanet eden ittihat ve terakki'nin günümüzde ki uzantısı olan Ergenekon yapılanmasıdır. Ergenekon sanıkları hakkında birşey diyemem hatta bizzat tanıdıklarımda var ve vatanına, milletine samimi bir şekilde bağlılar. Zaten benim siyasetle işim olmaz çünkü siyaset insanları oyalamaktan ve birbirine düşürmekten başka bir şey değil. Benim bahsettiğim kişiler suyun başındakiler diğerleri farkında olmadan kullanılıyor.Suyun başındakilere bir kaç örnek vereyim



   Ergenekon sanıkları;
   Her zaman vatan sevdalısı ve Atatürkçü olarak övünen Doğu Perinçek'in bir kaç fotosuna bakalım açıklama yapmayacağım zaten görüntüler her şeyi açıklıyor,






Apo ile can ciğer kuzu sarması










Teröristler bu moral ile Mehmetçik'e kurşun sıkıyorlar



Bir diğer Ergenekon sanıklısı Yalçın Küçük, Bu adam hakkında yazmadan edemeyeceğim. Ne zaman yalçın küçük hakkında bir şey desem genellikle Kemalist olduğunu zannedenler tarafından eleştiriliyorum. Yok ben yandaş mışım. Evet yandaşım kardeşim Türkiye Cumhuriyeti ve İslam aleminin yandaşıyım. Terörün ve bebek katilinin yanında yer alacağıma Vatanım ve dinimin yolunda bir çakıl taşı olmaya razıyım.

Yalçın Küçük'ün videoları var piyasada isterseniz bakın Ulusalcı Vatansever Yalçın Küçük'ün konuşmalarına
http://www.youtube.com/watch?v=oF74BtFpIZ8&feature=related

Yalnızca bununla sınırlı değil tabi ki


















Hatta ve hatta Apo'nun yani 30 bin kişinin katilinin canını kurtardı bu 'Ulusalcı!' Yalçın Küçük utanmadan da övünerek anlatıyor
http://www.youtube.com/watch?v=kj9OjtZ4Rps 
bu seride anlatıyor zamanınız olursa izlersiniz. İşin daha da kötüsü bir parti diğerinden daha fazla oy almasın diye bu bilgi verilmiş. Hay sizin oyunuzun da partinizin de Allah belasını versin. Giden canları hiçbir şey geri getirmiyor ne yazık ki.



 Gelelim PKK'yı Kullananlar Ve Ülkemiz Üzerindeki Hedeflere

Rusya

Osmanlı'da Kavalalı Mehmet Ali Paşa isyanında Osmanlı bu isyanı bastıramayınca Rusya'dan yardım istedi çünkü Kavalalı'yı kışkırtanlar Avrupalılardı. Bunu bilen Osmanlı da Rusyadan yardım istedi çünkü Avrupalılar ve Ruslar arasında mezhep farkı vardı.Şimdiye kadar Osmanlı üzerine ne kadar Haçlı Ordusu geldiyse hiçbirinde Rusya bulunmamıştı.Rusya ve Osmanlı ne kadar savaşsa da hiçbirinde Avrupalılar Ruslara yardım etmemişlerdi (1.dünya savaşı hariç)  ve Osmanlı da bunu kullandı. Her neyse tekrar Kavalalı isyanına geri dönelim, Rusya bu yardımı kabul ederek bu isyanı bastırdı tabi bunu babasının hayrına yapmayan Rusya 1833 de Hünkar İskelesi Antlaşması ile  Boğazlar üzerinde hak kazandı. Antlaşmaya göre Rusya Avrupalılar ile savaşırsa Osmanlı boğazları kapatacaktı. Bu antlaşmayla Rusya'nın boğazlar üzerinde hak sahibi olmasını duyunca Çıldıran Batılılar 20 sene sonra Kırım Harbinde Osmanlı'nın yanında  yer alınca Rusya anladı ki başka bir strateji ile sıcak denizlere ulaşmaya çalışmalıydı.Napolyon St. Helena adası Hatıralarında diyorki "Ruslar ile Osmanlı'yı paylaşırken hiç anlaşamazdık çünkü Rusya daima İstanbul'u ve boğazları isterdi ve benim için İstanbul bir imparatorluğa bedeldir" Ve haklıydı çünkü Bizans sadece İstanbul ile İmparatorluğu birkaç asır yaşatmıştır. Her neyse konumuza geri dönelim Rusya bu sefer Yunanistan devletini kurduğu gibi bir Ermeni devleti kurmak istemiştir anadolu da ve bu ülke üzerinden Akdenize ulaşma hedefindedir günümüzde de bu böyledir.

Ermenistan

  PKK'yı yöneten devlet ne ABD'dir ne de İsrail'dir. PKK'yı yönetenler ERMENİLER'dir. Şimdi Artin Agopyan kim desem kimse bilmez ama  Abdullah Öcalan desem hemen herkes tanır. Evet bu Ermeni meselesine şöyle bir giriş yapalım.

    Ermeniler hristiyanlar tarafından dışlanırlardı çünkü Onlar Hz.İsa'yı yalnızca peygamber olarak kabul ediyor ve Tanrı'nın oğlu olduğunu kabul etmiyorlardı.Bu yüzden İstanbul'a alınmıyorlardı. Fatih Sultan Mehmed onları İstanbul'a aldı. Ve son derece sadıktılar  Osmanlı'ya karşı hatta Millet-i Sadıka deniliyordu. Şimdi diyeceksiniz ki sadıklarsa neden isyan çıkardılar? Çünkü isyanı çıkaranlar Ermeniler değildi Ermeni görünümlü Yahudi olan  Paktoronilerdir. Bizde ki sabetayistler gibi. Bunları kışkırtanlar ise Ruslardır. Çünkü Boğazlardan giremeyeceğini anlayan Rusya doğuda bir hristiyan devlet olursa onu yutarım ve İskenderun üzerinden akdenize ulaşırım düşüncesindeydi. Daha sonra bu Ermeniler doğuda isyan çıkarıp Müslümanlara saldırdı ve çoğunluk kürtlerdi bu saldırıya uğrayanların. Kürt aşiretleri de yakaladıkları ermenileri öldürdüler ve soykırım falan yoktu sadece saldırılara cevap vermek içindi. Ermeniler de 1915  de ki bu katliama karşılık PKK'yı kullanmaya başladı. PKK doğuda hiç bir Arap'a , Zaza'ya vb ırka değil yalnızca kürtlere zarar veriyordu. Ve Türklere karşı Kürtleri kötü göstermek için Kürtçülüğü savunduklarını söylüyorlardı. Apo şerefsizinin anası da babası da ermenidir. Ama Türk görünümlüdürler. Ve Apo tek kelime kürtçe bilmez. Zaten milliyetçi bir kürt olsa mahkemede ve yakalandığında kürtçe konuşurdu ama bilmez kansız.

Apo kürtçe bilmez kağıttan heceleyerek kürtçe yazıları okuyor. Üniversite'ye kadar eğitim gördüğünü yine hatırlatırım Okuma yazması yazması yok diyenlere
http://www.youtube.com/watch?v=i9IDihT1RA0&feature=related



Apo ve PKK'nın Papaz sevgisi

     Daha Önce de Papa II. Jean Paul'e bir mektup yazarak, "Aziz Peder, Hristiyanlığa  çok yakınım. Sizin şahsınıza ve dininize duyduğum saygı benim savaşımın ve düşüncelerimin merkezindedir" mesajı göndermiş olmasından dolayı beni pek şaşırtmadı.

    Garip değil mi Asala diye bir Ermeni örgüt var PKK ortaya çıkıca birden bire yok oluyor bu örgüt. Bana kalırsa Asala PKK'ya dahil oluyor.

  Peki Ermenistan'ın ülkemiz üzerindeki planı nedir?

  Ermenistan'ın amacı Doğu'da ki Kürtleri o coğrafyadan çıkartmak ve Türkiye AB'ye girince avrupa'da ki ermenileri doğuya getirterek o coğrafyada hak talep etmek. Ama bu planları İsrail'in planıyla çakıştığı için hep engelle karşılaşıyorlar. Tüm Ermenileri aynı görmeyelim ve şiddetten kaçınalım unutmayalım ki Mimar Sinan da bir Ermeni idi. Ve Hrant Dink'e yapılan saldırının kime yaradığı da ayrı bir acı durum.


  İsrail

   İsrail Nil'den Fırat'a kadar olan toprakların kendi toprakları olduğuna inandığı için Ermeniler ve Ruslar ile durmadan karşı karşıya geliyor. Ve ne Rusya ne de Ermenistan İsrail'in karşısında duramaz ki SSBC duramadı ve Yahudiler yıktılar.  Şimdi Kürdistan özerk bölgesi'ni destekleyen İsrail'dir ama PKK'ya karşıdır. Her ne kadar zaman zaman kullansa da kendi planlarına aykırı hareket ettiği için PKK'ya karşıdır. Hatta ve hatta PKK İsrail'e karşı gelip meydan okuduğunda MOSSAD Abdullah Öcalan'ı yakalayarak bize hediye etti ama bir şartla "öldürmeyeceksiniz" ! Şuan ki hedefleri ise Apo'yu imralı'dan çıkarmaktır. Şimdi biraz düşünelim bizim ordu Apo'yu kendi sınırlarımız içerisinde yakalayamadı, Suriye'de yakalayamadı da gitti teee Afrika'da adını bile zar zor duyduğumuz bir ülkede mi yakaladı gitsinler çocuk kandırsınlar. Biz Apo'yu Kudüs'ten aldık.


Gelelim İsrail'in planına

Barzaniler yahudilerdir.Babil'de kalmış yahudilerden gelirler. Yanlış anlaşılmasın tüm Barzaniler yahudi değildirler. Barzani demek, Barzanlı anlamına gelmektedir. İlk kürt isyanını yapanda Şuan ki barzanilerin babaları olan Molla Mustafa Barzanidir.



Molla Mustafa Barzani ve mason nizam duruşu


İsrail'in planı budur ve uygulamadadır şuan da,

 Öncelikle Kuzey Irak'ı Türkiye Cumhuriyeti'ne hediye etmek ve karşılığında ise kürtlerin yoğun yaşadığı bölgede bir muhtariyetlik vermek. Bu sınır nasıl olacak diyorsanız yormayın kendinizi elin yahudisi sınırı belirlemiş; bakü- ceyhan boru hattı







Hemen hemen aynı değil mi?



   Ama sınırda bir değişiklik olacak tabi. Değişikliğin olacağı ilin adı ise Mersin'dir. Çünkü kurulacak bu Kürt devletine tüm komşuları düşman olacağından dolayı deniz yoluna sahip olması gerekir bunun için ise Mersin limanına ihtiyaç vardır.Şimdi gidip Mersine bir baksak %60'ı kürttür. ama haberleri yok tabi ki böyle bir plan için kullanıldıklarının. Barzani'nin mersine yaptığı yatırımların haddi hesabı yok bir ara medyamızda dahi tartışılmıştı.

http://www.ufukotesi.com/yazigoster.asp?yazi_no=20070694

http://www.milliyet.com.tr/2007/10/22/son/soneko12.asp


   Planın son ayağı ise ayaklanmadır. Türkiye zenginleştiriliyor kimse gelipte laf etmesin. Ülkemizde işsizlik yok iş beğenmeme var.Asfalt işi yapan bir tanıdığım günlük 80 TL + sigorta veriyorum 2 aydır adam bulamıyorum diyor bana. Bunun gibi yüzlerce kişiden bu soruyu sorduğum da hep aynı cevap "millet iş beğenmiyor, masabaşı olmazsa yapmam diyor" ama komşular da hep sorun. Yunanistan battı, Suriye'de kargaşa ve ambargo kapıda, Irak söylemeye gerek yok. Yarın öbür gün Türkiye Yunanlar ile savaşsa ki öyle gözüküyor Rumların akdeniz'de ki doğalgazlar konusunda hep sorun çıkaran politikası var.

http://www.hurhaber.com/haber/Akdeniz-de-Rumlar-savas-hazirliginda/429008

http://haber.ekolay.net/Haber/2908/808673/rumlar-savas-yasasi-cikariyor.aspx

  Ve sonra bu muhtariyetlik verdiğimiz bölge ordumuz savaşta iken bağımsızlığını ilan ettiği zaman ne yapabiliriz ki? zaten sorunlar başımızdan aşkın bir durumda olmuş olacağız. Sonra İsrail için Bu kukla devletten toprak almak çocuk oyuncağı.

Peki ne yapmalıyız?


Yani anlayacağımız üzere düşmanlarımız boş durmamakta emellerine ulaşmak için harıl harıl çalışmakta ama biz ne yapıyoruz onların ekmeklerine yağ sürer bir şekilde hareket etmekteyiz. Ah benim güzel kardeşim Kürt deyince aklına Apo şerefsizi değil Selahaddin Eyyubi gelsin.

Günümüzde ki sanal bordo bereliler
 

   Ve her kürdü potansiyel terörist olarak görmek ise başlı başına bir aptallıktır. Geçen Van'da deprem oldu ve twitter'da atılan tweetlerden bir kaçını koymak gerektiği kanısına vardım.








   Bu tweetleri atan faşistler şimdi size soruyorum o enkazın altında kalıp canını veren bebeğin ne suçu var?  Kurunun yanında yaşta yanar diyenlere ayet ve hadis ile cevap vereyim

"Kimse kimsenin günahını yüklenemez" Fatır suresi 18. ayet

"Müslüman kardeşinin uğradığı felâketi sevinçle karşılama! Allah onu rahmetiyle o felâketten kurtarır da seni musîbetle imtihân eder." Hadis-i Şerif

  Bana kalırsa dağda ki terörist ile bu tweetleri atanlar arasında zerre miktar fark yok! Çünkü dağdaki teröriste silah vereceğine bu tweetleri okutsan adam ne coşku ile saldırır ve bölücülükten öteye giden başka bir şey değildir..Bu zihniyet sürdüğü sürece terör belası değil 27, 100 yıl sürse de bitmez.

 
   Bu ülkede kürt sorunu yok Terör ve demokrasi sorunu var. Türklük yalnızca bir ırka değil Osmanlı ile Arap olmayan tüm ümmete mal olmuştur. Şuan da %100 Türk kimseyi kolay kolay bulamazsınız elbet bir başka ırktan birisiyle bir akrabalık olmuştur. Büyük Atilla yazıtlarında Romalıları tarif ederken, “Puta tapan kavimdir” der ve şöyle devam eder, “Irkımdan olan puta tapmaz” demiştir. Şimdi Macarlar da Türktür ama maneviyatını kaybettiğinden Türklüklerini kaybetmişlerdir.

  Kürtlük hakkında birçok yalan yanlış bilgiyede deyinmek isterim. Öncelikle Şeyh Said İsyanı üzerinde durmak istiyorum. Şeyh Said İsyanı'nın kürtçülükle uzaktan yakından bir alakası yoktur. O isyan Hilafetin kaldırılması üzerine olmuştur. Ve o isyana ermenilerde katılmışlardır.


Kürt isyanında ermeninin ne işi var ?



    Said Nursi'ye atılan İftiralar

  Said Nursi için bir çok iftira atılıyor hatta İlluminati vb şeytani örgütler hakkında yazanlar bile buna alet oluyorlar ister sitemez.

Said Nursi Kimdir?

1873’de Bitlis’in Hizan kazasının Nurs köyünde doğan Said Nursi, kendi hayatını ikiye ayırır. Nur risalelerini yazmaya başladığı 1926’ya kadar kendini “Eski Said” olarak görür. Daha sonra “Yeni Said” dönemi başlar.

ve Asrımızın Müceddid'idir. Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır: "Şüphesiz ki, Allah her yüzyılın başında bu ümmete dinî işlerini yenileyecek hir müceddid gönderecektir" (Ebu Davud, Melahim, 1).

Uyanık olunmalıdır. Said Nursi "Siyaset yapmak, bizim işimiz değildir" diyerek yolundan gidenlere siyaset yolunu kapamıştır. Nurculuğu kullanan çok sayıda cemaat ve kuruluş vardır. Kitaplarını okuduktan sonra siyaset yapanları pek dinlemiyorum.

1.Said Nursi ya da Said-i Kurdi, Kürt değildir. Arap kökenlidir. Barzanilerde olduğu gibi kurdi de Kürdistan'da yaşadığı için böyle söyleniyordu.

2.Kürdistan'dan söz ediyormuş ve Kurulacak bir kürdistan devletini destekliyormuş. Evet cahil Osmanlı'da güneydoğu anadolu bölgesine Kürdistan deniliyordu. Hatta ve hatta Atatürk bile TBMM'de Kürdistan diyor ve yazılı olarak da gösterebilirim













“Reis Mustafa Kemal, Kürdistan hakkında Büyük Millet Meclisi Vekiller Heyetinin Elcezire cephe kumandanlığına talimatıdır:" diye başlaması bu iddianın da asılsız olduğunu kanıtlar sanırım




3. Yok Yeşilay'ın ve kürt cemiyetlerinin kuruluşunda yer almış?
evet yer almıştır. Ve üye olmuştur. Bir kurumun ya da kuruluşun tüm yükü bir insana yüklenemez Atatürk de ittihat ve terakki'nin bir üyesiydi şimdi o masonların yaptıklarını Atataürk'e mal etmek nasıl saçma ise Said-i Nursi'ye bu kuruluşların suçlarını mal etmek de aynı saçmalığın bir başka versiyonudur. Zaten Said Nursi kendisi de söylüyor "Eski Said'in gülmeleri Yeni Said'in ağlamalarına inkılâp ettiği hengâmda..." gibi cümleleri var.


4.Irkçıymış ve Kürt devleti kurmak istiyormuş?

Kerem Avşar anlatıyor:

Bediüzzaman Said Nursi'ye kavmiyet ve ırkçılık konusunda birkaç soru tevcih ettim.

 İslâm dininin ırkçılığı, kavmiyetçiliği şiddetle men’ettiğini belirterek bu konuda şu âyet-i kerîmeyi beyan buyurdular:
 “Ey insanlar! Doğrusu Biz sizleri bir erkekle bir dişiden yarattık. Sizi milletler ve kabileler hâline koyduk ki birbiriniz kolayca tanıyasınız... Şüphesiz Allah katında en değerliniz, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır.” (Hucurat, 13)

 “Irkçılık bize dışardan gelmiştir, bir Frenk illetidir, hastalığıdır. Âlem-i İslâmı bölmek, parçalamak için uydurulmuş sun’î bir hastalıktır. İşte ben bu hastalığın, bu tehlikenin savaşını veriyorum ve ben de bu konuda kendimi ısrarlı, sorumlu, zorunlu buluyorum. Her Müslüman da bu şuurda, bu idrakte bulunmalıdır” dedi.

 Ve şu cümleyi ilâve buyurdular:
 “Benim indimde, nazarımda İslâmiyeti kâmil anlamda yaşayan bir Türk, 40 sufi-yi Kürtten daha efdaldir, üstündür. Bunun aksi de ters yönde geçerlidir."


5. Atatürk'ü sevmiyormuş?

 Öncelikle kimse Atatürk'ü  sevmek zorunda değildir. Seven sever sevmeyen sevmez. Bırakın artık şu ""Çakma, kurban olayım" zihniyetini. Zaten Atatürk'ü koruma kanunu var eğer Atatürk'e hakaret içeren bir yazı veya söz duyarsan şikayette bulunursun. Atatürk'ü öldürmek istese çok rahat öldürürdü belinde hançer ile toplantı yaptığını kendisi söylüyor zaten.











6.Risale-i Nurlar nedir?

Çok duyuyorum "risale nedir yaa Kuran var zaten" diyenleri. Emin olun bunlara göre Sünnete de gerek yok. Kur'an var zaten. Yanlış anlaşılmasın Kur'an her şeye yeter ama bizim anlama seviyemiz düşük. Ve fitnelerin en yoğun yaşandığı dönemdeyiz.Bunlardan birisi ise ırkçılık fitnesi, bu fitne yüzünden bir türlü belimizi doğrultamıyoruz. Fitnelerin en büyüğü ise Deccal'in fitnesidir.  Allah da ahir zamanda ümmetine böyle bir nimet vermiş bonus gibi yani. Bazen bunalıyorum ve okuyunca hiçbir şüphe kalmıyor size öneririm okuyun isterseniz.




7.Ajanmış

Öncelikle o dönemde ne ingiltere ne de diğer bir ülkenin Ajana ihtiyacı yoktu ittihat ve terakki o işi görüyordu zaten ve hangi ülke kendi ajanını 80 yaşına kadar hapis yatmasına göz yumar.Ve talebesi ve kardeşi olmak isteyenlere ise hiçbir vaadde bulunmuyor ve ne para ne de makam bir hediye dahi kabul etmiyor. Tek derdi bu fitnelere karşı insanları uyandırmak. Hatta ve hatta Atatürk'ün yanında en çok görmek istediği kişi diyebilirim bir çok teklifi oluyor Atatürk'ün ama hiç birini kabul etmiyor. O toplantıları Atatürk "Said nasılsın?" demek için mi yaptığını zannediyorsunuz. Ve bu ülkede zındıka komitesinden bahsediyor;

"Gizli zındıka komitesi, aleyhimize Halk Fırkasını ve Maarifi sevk etmesi cihetiyle..." (Şuâlar, s. 301)

"Kırk seneden beri benimle mücadele eden gizli zındıka komitesiyle şimdi onlara iltihak eden komünist komitesinden bir kısmı, ehemmiyetli birer resmî makam elde ederek karşıma çıkıyorlar. Hükûmet ise, ya bilmiyor veya müsaade ediyor diye çok emâreler bana endişe veriyor." (Şuâlar, s. 333)

Kim bu zındıka Komitesi diyecek olursanız, ben diyeyim masonlar siz diyin İlluminati yani o zamandan bizi uyarıyor bu oluşum hakkında.


8.Şeyh Said İsyanı ile olan ilişkisi


Yok Türkiye Cumhuriyetini yıkmak için diğer devletler ile anlaşmışta
Yok Siyasi bir parti kurmak istemişte gibi iftiralar atılıyor ama kanıt olmadan inanmamak gerek

Söylentilere inanacak olursak, Atatürk için de kur'an yırtıp tuvaletin deliğine attığını söylüyor bazı deyyuslar




Şeyh said isyanını büyük olçüde bastıran konuşmaları olmuştur.  "Yaptığınız mücadele kardeşi kardeşe öldürtmektir ve neticesizdir. Türk milleti İslâmiyete bayraktarlık etmiş, dini uğrunda yüz binlerle, milyonlarla şehid vermiş ve milyonlar veli yetiştirmiştir. Binaenaleyh kahraman ve fedakar İslam müdafiilerinin torunlarına, yani Türk milletine kılınç çekilmez ve ben de çekmem." diyerek isyanı başlamadan büyük ölçüde frenlemiştir.

Neyse yine PKK konusuna geri döneyim . Terör sorununun temelinde yine milliyetçilik vardır. Allah ve Resulü Irkçılığı yasaklamıştır.Bir kaç hadis-i şerif ;

Bir hadis-i şerifte, "Arap, ırkçılık yüzünden sorgusuz sualsiz Cehenneme atılır" buyuruldu. (Ebu Ya’la)

Irkçılık yapan bizden (Müslüman) değildir.

Bu hadisler ışığında İslam'da Irkçılığa yer olmadığını anlıyoruz. Yahudi Protokollerinden bir örnek verecek olursak

''Biz dünya halklarını milliyetçilik damarlarıdan yakalarız. Bu damarları öyle pompalarız ki neticede bu duygular dini inançların üzerine taşarlar, daha sonra vatan, millet, bayrak gibi kelimelerle onları topluca savaşlara sürükleriz."
 [YAHUDİ PROTOKOLLERİNDEN].

 Bu ahir zamanda bu fitnelerin olacağını aleyhisselatü vesselam Efendimiz haber vermiş, ta vaktin Sahibi çıkıncaya kadar da devamını bildirmiştir ki, ölen ne için öldüğünü bilmeyecek, öldüren de ne için öldürdüğünü bilmeyecek. Ölen "ne için öldüm?", öldüren "ne için öldürdüm?" ondan haberi olmayacak diye bildirmiştir. Öyle karanlık bir devirdir şimdi.



 Bakıyorum ABD- United States Of America
                   Avrupa Birliği - European Union
                   İngiltere- United Kingdom
Yani Batılı ülkeler hep United yani birlik beraberlik ile anılırken bize çoğunlukla islam ülkelerinde ise hep farklılıklar göz önüne seriliyor. Hatta ülkemizde bir çok asılsız iddia var bunlardan birisi ise Yavuz Sultan Selim Hakkında;









Güya Yavuz Sultan Selim Ridaniye seferine giderken yaptırdığı çeşmeyi dönüşte harap vaziyette bulmuş; bunun üzerine de aşağıdaki mısraları kendisi kaleme aldırarak çeşmenin üzerine yazdırmış. Şiirin anlamı 1999'da Hasan Pulur'un bir yazısında dile getirilince çeşmenin üstündeki kitabe silinmiş! Çeşmenin kitabesinde şu yazılıymış:
 

   Kürde fırsat verme Ya Rab dehre sultan olmasın
   Ayağını çarık sıksın karnı bile doymasın
   Vur sopayı al haracı asla iflah olmasın
   Ol bu çeşmeden gavur içsin, Rum içsin Kürde nasip olmasın.

  1) Bu çeşme neredeymiş? Bir resmi, kazınmış da olsa kitabesini gösterin. Rivayetle, -mış, -miş ile tarih olmaz. Yerini söylesinler, gidip kendim göreyim.

2) Sözü edilen en basit vezin ve kafiye bilgisinden yoksun birinin söylediği açık olan manzume, şiirimizin atılım devri olan Yavuz devrine ait olamaz. Kelimeleri, bozuk vezni, külhanbeyi üslubu ile ise Yavuz'a hiç ait olamaz, zira onun Osmanlı padişahlarının en âlimi, üstelik Kürtlere en yakın davranan padişahlardan olduğunu biliyoruz.

3) Yavuz hiç Türkçe şiir yazmamıştır, divanı Farsçadır. Ona atfedilen "Şîrler pençe-i kahrımda olurken lerzân / Beni bir gözleri ahuya zebun etti felek" diye başlayan ünlü kıtası dahil olmak üzere bazı Türkçe parçalar Nesrî gibi başka şairlere aittir.

  Sanırım bu soruyu ortaya atanlara sormalıyız. Önce böyle bir çeşmenin varlığını ispat etsinler, görelim, ondan sonra konuşalım. Olmaz mı? Üstelik ben 'Milliyet'in internet arşivinde aradım, taradım, Hasan Pulur'un 1999'da böyle bir yazısına rastlayamadım. Kaynak olarak zikredilen Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde (Zuhuri Danışman neşri, cilt 3, s. 80) de böyle bir hikâye yok. Kazınmış da olsa kitabe yok, bir fotoğrafı yok, kaynak diye verdikleri Evliya Çelebi'de yok, Yavuz'un Türkçe şiiri yok, o yok, bu yok ama ortada koskocaman bir yalan fırıl fırıl dolanıyor.


Ülkemizin izlediği politika ise tam bir saçmalıktı bugüne kadar aslında bugünde eksik ama demokratikleşiyoruz emekleye emekleye de olsa .

Bıçak kemiğe değil gırtlağa dayandı artık



  En başarılı olduğumuz dönem 96'dır. O dönemde karakol sistemi yoktu Askerlerimiz seyyar dolaşıyorlardı. Ve dağlara hakimdiler ancak siyasi olarak bir adım atılmayınca kontrol tekrar köpeklere geçti. Şuan da demokratikleşme adımları atılmalı ancak askeri alanda da adımlar atmalıyız. Öncelikle karakolları kaldırmalıyız nedir o öyle askerlerimizi hapsetmiş gibi tutuyoruz. Sınırlarda özgür hareket edip gördüğü hainleri indirsinler. Genelkurmay açıklama yapmıştı "BBG gibi izliyoruz" diye şimdi bu videoya bakalım kim kimi izliyor. İçeride hainler var bilgileri sızdırıyorlar işte o video

http://www.facebook.com/photo.php?v=210270459044663&set=vb.178908218859224&type=2&theater



  PKK'nın kürtçülükle uzaktan yakından alakası yoktur. Bu kitapsızlar zerdüşttür. Yani ateşe taparlar.Ey kürt kardeşim fırsat verme bu hainlere

Zerdüşt

Sözde Hz. İsa
  Nedense ikisinin de arkasında GÜNEŞ var. Ra ne tanrısıydı yaa.. AAA O da güneş tanrısıydı değil mi?
Size Deccal'i anlatırken bu konu üzerinde duracağım sabır biraz daha sabır.

Domuz yiyen pislikler
Baphomet yıldızı
PKK'nın yıldızı 
Kurulacak bir Kurdistan devletinin kime hizmet edeceği belli


   Ey Kürt kardeşim zaman birlik beraberlik zamanıdır. Bu Şeytanın askerlerine fırsat verme.
   Ey Türk Kardeşim  Vatanımızda gözü olanların işine gelecek hareketlerden ve sözlerden kaçının.

Unutmayalım taktik bellidr ve değişmez ;
BÖL- PARÇALA - YÖNET

To be continued...